Konyaaltı’nın ‘papyonlu’su

Bugün biraz dağlarda dolaşalım, Konyaaltı’nın dağlarında… Aşağıda, düzlükte başka; yukarda, dağlarda, tepelerde, sarp coğrafyada bambaşka bir Konyaaltı. Bölgenin dokusuna, havasına, taşına, toprağına dahil oldukça bu ikilemi, iki ayrı Konyaaltı’nı siz de hissetmeye başlarsınız. Tanrıları, tanrıçaları bile farklıdır. Yukarıda, Konyaaltı’nın dağlarında atlı tanrı Kakasbos elinde gürzüyle dolaşır. Herakles de sopasıyla bekler dağları. Savaş tanrısı Ares’e tapınılan ender yerlerden biridir buralar. Bir kayanın üstünde Zeus’un ikizleri Dioskurlar atlarının üstünde dururlar öyle, ortalarında tanrıça Artemis, yaya…

ARTEMİS’İ KORUYAN İKİZLER

Kastor ve Polydenkes isimli bu iki delikanlı binlerce yıldır Artemis’i koruyor o kayanın yüzünde. Fakat önlerinde dev bir çukur son zamanlarda... Hırsızlar iş başında. Kayadaki kabartmaya, Dioskurlar ve Artemis’e ilişmemişler şimdilik ama bölgedeki birçok kabartmaya, lahde, tarihi esere, kültürel mirasa alçakça, hunharca saldırıyorlar. Dinamitle patlatılan bir dolu yer var. Üçoluk’taki Herakles’i parçaladılar mesela. Kelbessos’taki açık hava tapınağını havaya uçurdular. Trebenna’yı yağmalıyorlar sağından, solundan. Onobara diye bir antik kent artık yok.

DAĞLARIN ANLATTIĞI HİKAYE

Devlet ağaç gölgesinde tavla oynarken arsızlar cirit atıyor Konyaaltı kırsalında. Lahitlerin dar yüzündeki Medusa’dan medet umuyoruz fakat o da taşa çeviremiyor artık hırsız tayfasını. Bir yanı Amazon Ormanlarına, öte ucu İsviçre Alplerine benzeyen Konyaaltı’nın inanç atlası, mitolojik katmanları da kuytuda, tenhada, sarp coğrafyanın derinliklerinde, uzaklarda keşfedilmeyi bekliyor. Dinleyen olsa hikayelerini anlatacak, şiirsel bir atmosfer sunacaklar. Ama hırsızdan, arsızdan başka gelen giden yok yanlarına.

DAĞDA ATLI, OVADA MAYOLU

Başka bir tanrıyla özetleyelim sözlerimizi. Konyaaltı’nın bir bölümünü Doyranlı Osman Sert’in rehberliğinde keşfettik. On numara bir adam bu Osman Sert. Doyran da geniş bir coğrafya, Konyaaltı’nın en büyük mahallerinden biri. Hemen aklıma geliveren Doyran Manastırı, Trebenna, Neapolis, İnönü, Palamutdüzü, Kartınpınarı gibi antik yerleşimler Doyran sınırları içinde. Buraları dolaşırken Osman Sert, ‘Papyonlu’ diye bir eserden bahsedip duruyordu. En sonunda gittik gördük ‘Papyonlu’yu. Kayaya işlenmiş bir Zeus başı. Boynunda da şimşek demeti var. Ortasından bağlanmış olarak betimlenen o demet bir papyona benziyor. Konyaaltı’nın papyonlusu da işte böyle oluyor. Tabii onun da önünü eşelemişler. Konyaaltı’nın dağlarında tanrılar atlı, silahlı, gürzlü, kılıçlı; düzünde ise son derece sivil… Tıpkı şimdiki gibi… Yukarıdakiler çiftinin, çubuğunun peşinde, aşağıdakiler ise çekmişler mayoyu, denizde, sahilde...

Yörük desenli formalar

Antalyaspor’un 2024-25 sezonuna ait formaları geç duyuruldu, ama güzel bir iş yapmışlar. “Geç olsun da, güç olmasın” sözünü doğrulamış ortaya çıkan görüntü. Formalar Yörük temalı bir reklam filmiyle duyuruldu. “Torosların çocukları, bu sezon mazisinden aldığı güçle sahada” sloganıyla tanıtılan kadın ve erkek formaları, Yörük çadırı ve halı tezgahı gibi arka planlar eşliğinde gösterildi. Fonda da “Anamas’ın Gedikleri” türküsü. Ben bu etkileyici türküyü ilk defa duydum. Formaların önünde de Yörük motifleri var. Yörük kültürünü ilk kez sporda, futbol sahalarında, bir formanın önünde görüyoruz. Alkış!

Tam gidecektim, konser bitmiş

Antalya Müzesi’nin duvarında upuzun bir afiş. Jülide Özçelik ve Festival Orkestrası. Nerede? Side Antik Tiyatrosu'nda… Bu konser kaçmaz. Biletler online alınabiliyor. Bilet almak için tam girdim internete; o da ne, bilet yok. Daha doğrusu böyle bir konser yok. 13 Nisan’da yapılmış bitmiş meğer. Düzenleyen de Kültür ve Turizm Bakanlığı. Fakat afişi halen duruyor. Eski afişi ‘Geleceğe miras kalsın' diye tutuyorlar anlaşılan.