Antalya Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, Konyaaltı Sanayici ve İş İnsanları Derneği (KONYSİAD), ‘Para ve Sermaye Piyasalarında Son Durum’ toplantısında Türkiye ve dünya ekonomisinin nabzı tutuldu. KONYSİAD’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda, enflasyon, para politikaları ve sermaye piyasalarındaki gelişmeler ele alındı. Türkiye ve dünya piyasalarının mevcut durumunu değerlendiren Sezgin, küresel beklentilere dikkat çekerek yüksek enflasyonun Eylül ayından itibaren düşüş trendine girebileceğini ve yılsonuna doğru 20 puanlık bir enflasyon düşüşü yaşanabileceğini söyledi.
KURUMLARIN BAĞIMSIZLIĞINA DİKKAT ÇEKİLDİ
KONYSİAD’ın Mayıs ayı olağan genel toplantısında yeni üyelerin katılım töreni gerçekleşirken iş dünyasından da çok sayıda kişi katıldı. ‘Para ve Sermaye Piyasalarında Son Durum’ toplantısının açılış konuşmasını yapan KONYSİAD Yönetim Kurulu üyelerinden Berkant Mercanlı, Türkiye’de uzun süredir devam eden yüksek enflasyon sorununun üretim maliyetlerindeki artışına dikkat çekti. Mercanlı, “Yüksek enflasyon nedeniyle faizlerde yüksek seyretmektedir. Bu durum döneme bağlı olarak piyasalarda da bir durgunluğa yol açıyor. Ülkemizde ithalat ve ihracatta karar alma noktasında ithalata bağlı kalışımızda elimizi kolumuzu bağlıyor ve üretim maliyetleri artıyor. Bugünkü ekonomik ve sosyal grupların çoğu aslında ekonomik ve sosyal yanlışların yarattığı risk artışından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle üretim ve verimin artırılması için çözüme de buradan başlamak zorundayız” dedi. Mercanlı ayrıca ekonomiyi düzeltmek için önce adalet ve hukuk kavramlarına işaret ederek, “Ülkemizin zenginliklerinden adil faydalanabilmemiz için uluslararası normlara uymamız gerekiyor. Refah içinde yaşamak istiyorsak eğer kurumların da bağımsız olmasını dile getirmeliyiz” ifadelerini kullandı.
BEKLENTİ FAİZ İNDİRİMİNE GİDİLMESİ
Avrupa ve ABD’deki merkez bankalarının politika faizlerine dikkat çeken İş Portföy Genel Müdür Yardımcısı ve Başekonomisti Nilüfer Sezgin, piyasalarda önümüzdeki aylarda ABD ve Avrupa Merkez Bankalarının faizlerinde indirime gitme beklentisi olduğunu söyledi. Küresel ekonomide büyüme beklentilerinin tahminlerin üstünde gerçekleştiğine de dikkat çeken Sezgin, “ABD Merkez Bankası FED’in küresel ekonomiye dair büyüme beklentilerini yukarıya doğru güncelledi. Pandemi döneminde FED tarihinde görülmemiş bir hızda faiz artırımı yapmıştı. Küresel ölçekte artan enflasyon ve büyüme etkilerinin yavaşlamasına neden olacağı tahminlerinin de bugüne geldiğimizde tahmin edilen gibi olmadığını gördük. Bu nedenle ABD Merkez Bankası’da küresel ölçekte büyüme beklentisini yukarıya doğru çıkardı. ABD ve Avrupa’da enflasyon hızla düşmeye devam ediyor. Avrupa’da bu durum biraz daha hızlı olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle piyasalarda önümüzdeki dönemden itibaren özellikle AB ve ABD Merkez Bankalarının faiz indirimine dair bir beklenti var” dedi.
ENFLASYONDA 20 PUANLIK BİR DÜŞÜŞ OLABİLİR
Ekonomideki parasal sıkılaşmanın etkisiyle birlikte Eylül ayından itibaren yılsonuna doğru enflasyonun yaklaşık 20 puanlık bir düşüş gösterebileceğini belirten Sezgin, “Türkiye’nin ortalama büyüme oranlarına baktığımızda 4 ila 5 puan arasında büyüdüğünü görüyoruz. Bu küresel büyüme ortalamalarının üstünde. Ayrıca cari açığın da 60 milyar dolar seviyesinden 30 milyar dolar seviyesine kadar gerilediğini görüyoruz. Burada dünyadaki faiz beklentileri, petrol fiyatlarının gerilemesi ve altın ithalatının azalmasının en büyük kalemlerini oluşturduğunu da unutmamak gerekiyor. Jeopolitik ve global gelişmeler enerji fiyatlarında bir düşüşe sebep olması ve Türkiye’nin enerji ithal eden bir ülke durumunda olması cari açığın gerilemesindeki en büyük nedenlerinden biri olmuştur. Bu durum ülke ekonomisi için son derece olumlu gelişmeler. Ayrıca önümüzdeki dönemde ABD ve Avrupa Merkez Bankalarındaki faizlerin düşürülmesine dair beklentilere paralel olarak Eylül ayından başlayarak yılsonuna doğru enflasyonda 20 puanlık bir düşüş de bekleniyor” dedi. Sezgin ayrıca Türkiye’nin tüketerek büyüyen bir ülke olduğunu da ifade ederek, “Tüketerek büyümek genelde olumsuz bir çağrışım yaratsa da bu kötü değildir. Buradaki sorun tüketim ve faiz ilişkisidir. Yüksek faiz oranlarının amacı da bir yandan tüketiminin önüne geçmektir. Burada nasıl bir yol izleneceğini ilerleyen dönemlerde birlikte göreceğiz ama Merkez Bankası’nın yakın dönem için bir faiz artışına da gideceğini düşünmüyorum. Şu anki izlenilen yolun piyasalarda sonuç vermeye başladığını da söyleyebiliriz” ifadelerini kulland