Geride bıraktığımız Cuma günü öğleden sonra Ankara’ya uçtum.
Uzun zamandan beri görmediğim iki ablam ve annemin Başkent buluşmasında ben de olmak istedim.
Yolculuk sıkıntısız geçti ne inişte ne de binişti sıkıntı çekmeden gittim. Ankara şehircilik anlamında büyük yol almış. Uzun zamandan beri Ankara’yı görmediğim için şaşırdım diyebilirim.
Bahçelievler’e gidebilmek için Büyükşehir Belediyesi’nin Havalimanı için sefere koyduğu Belkoair hizmetine hayran kaldım. Havalimanından Kızılay’a kadar götürüyor ve güzergahta 10 durak var. Durak harici iniş biniş yok.
Hızlı ve kibarlar.
15 dakikada bir otobüs kalkıyor. Araç dolunca hemen hareket ediyorlar.
Yol boyu Ankara’yı gözlemledim.
Çok değişmiş.
O ucube yapılardan eser yok. Gecekonduların yerini büyük ve gösterişli bloklar almış. Asla bir görüntü kirliliği yok. Çevresinde parklar eğlence alanları kültür merkezleri gırıla…
Kızılay o eski halinden çok uzak. Neredeyse caddeler bomboş.
Cumartesi sabahı alışveriş yapma isteği ile çıkacakken Beyoğlu’nda patlayan bomba hesapları altüst ederken buna bir de yağmur eklenince biranda alışveriş isteğim ortadan kalktı.
Otur otur nereye kadar, bir şeyler dürttü ve “7. Caddeye bir uzanayım” dedim. Eve eli boş dönmek olmaz elbette.
7. Cadde’ye ulaştığımda “ Yanlış mı geldim” düşündüm.
Cadde aynı ama insanlar yok.
Hafta sonunda iğne atsan yere düşmez durumundaki 7. Cadde bomboş.
Esnaf mutsuz, ticaret sıfır.
İstedikleri oluyor.
Ticareti bitirmek, Türk halkını eve hapsetmek istiyorlar.
Bunda da başarılı oluyorlar.
Ankara’da patlayan iki bomba, ardından İstanbul Beyoğlu patlaması saçma sapan asılsız ihbarlar ve dedikodu haberleri insanları evde tutuyor.
Korktuk mu?
Ben korkmadım çıktım.
Çıkmak lazım inadına.
Çıkalım ki istedikleri olmasın