ATTALOS yurdu anlamına gelen Antalya, Bergama Krallığı döneminde kurulmuş bir şehirdir. Antik yerleşimler bakımından yalnızca Türkiye için değil dünya genelinde de en zengin şehirlerden birisidir. Günümüzde arkeologlar tarafından çokça ilgi gören antik kentler Antalya'nın turistik açıdan ilgi görmesinde de büyük rol oynuyor. Pamphylia yani çok verimli anlamında da anılan, hem tarihi hem de doğal güzellikleri bakımından oldukça zengin bir kent. Hem merkezde hem de ilçelerinde çok değerli antik kentler bulunduruyor. Antalya’nın Kaş ilçesi, tarih boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu sebepten dolayı sınırları içerisinde birçok antik kent vardır. Bununla birlikte bölgede, tarihi yapı anlamında gezilecek yer sayısı da oldukça fazladır. Kaş, antik dönemlerde Antiphellos olarak bilinirdi. Yüzyıllar boyunca bölgede yaşanılan iklim olayları ve doğal afet olayları sonucunda antik kentler hasar görmüş olsalar da ilçede hala gezilecek yerler bakımından pek çok seçeneği ziyaretçilerine sunmaktadır. Bugün Kaş ilçesinde bulunan ve Likya Birliği’nde büyük öneme sahip olan bir antik kenti inceleyeceğiz birlikte. Patara Antik Kenti.TARİH VE DOĞANIN BULUŞMA NOKTASI
Öncelikle Patara Antik Kenti, Fethiye- Kalkan arasındaki Xanthos Vadisi'nin güneybatı ucunda, Gelemiş Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Türkiye'nin güney sahilinde, Antalya ilinin batısında yer alan Patara Antik Kenti, tarih ve doğanın buluşma noktasıdır. Bu antik kent, tarihi zenginliği, muhteşem plajları ve çarpıcı doğal güzellikleriyle ünlüdür. Patara, ziyaretçilere hem tarih hem de doğa tutkunları için unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.M.Ö. 5. YÜZYILA KADAR UZANIYOR
Patara'nın tarihi, Likya Birliği'ne bağlı bir şehir olarak M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanır. Likyalılar, bu kenti önemli bir ticaret merkezi haline getirdi ve zaman içinde Roma İmparatorluğu döneminde büyümeye devam etti. Patara, tarih boyunca birçok medeniyetin etkisi altında kalmış ve bu nedenle farklı dönemlere ait kalıntılarla dolu bir arkeolojik hazine sunar. Antik tiyatro, hamamlar, agora (pazar alanı), su kemerleri ve surlar bu kalıntılar arasında yer alır ve tarih tutkunları için adeta biçilmiş bir kaftandır.LİKYA-PAMPHİLYA EYALETLERİNİN BAŞKENTLİĞİNİ YAPMIŞ
Hititçe'de Patar, Likya dilinde Pttara olarak anılan kentin İskender'in kuşattığı kentler arasında yer aldığı bilinir. Patara, Roma döneminde de çok önemli bir kent olmuş ve Likya-Pamphilya eyaletlerinin başkentliğini yapmıştır. Patara limanı, hububat deposu ve sevki açısından önem taşımıştır, bu nedenle Doğu Akdeniz’de bulunan 3 hububat deposundan biri (Granarium) Patara'da bulunmaktadır. Bizans döneminde de gelişmesini sürdüren kent, Hristiyanlarca da önemli sayılmıştır. Noel Baba olarak bilinen Saint Nicholas'ın da Pataralı olduğu söylenir.LİKYA BİRLİĞİ TOPLANTILARI KENTTE BULUNAN BİRLİĞİN MECLİS BİNASINDA YAPILMAKTAYDI
Likya Birliği Meclisi’nde en büyük altı kentten biri olan Patara, Tlos, Pinara, Ksanthos, Myra ve Olympos üçer oy hakkına sahiptir. Orta büyüklükteki kentlerin iki, küçüklerin tek oy hakkı vardır. Daha küçük yerleşimler ikili, üçlü ya da dörtlü kent birlikleri oluşturur ve mecliste tek oyla temsil edilirlerdi. Patara, Likya birliğinin üç oy hakkına sahip altı kentinden biri ve belki de en önemlisidir. Likya birliği toplantıları kentte bulunan birliğin meclis binasında yapılmaktaydı.KENTE AİT KALINTILAR
Şehre günümüz kalıntılarına giriş, görkemli ve çok iyi korunmuş Roma Zafer Takı'ndan yapılmaktadır. MS 100 yıllarında bölge valisi adına inşa edildiği, kitabelerinden anlaşılmaktadır. Tak'ın batısındaki tepenin yamaçlarında, Likya tipi lahitlerin bulunduğu mezarlık alanı uzanır. Kentin en güney ucunda Kurşunlu Tepe'ye yaslanmış olan tiyatronun depremden sonra MS 147 yılında yeniden inşa edildiği yazıtlardan anlaşılmaktadır. Tiyatronun yaslandığı Kurşunlu Tepe şehrin genel görünümünün seyredildiği en güzel köşedir. Buradan şehrin diğer kalıntıları; Vespasian Hamamı, Korinth Tapınağı, ana cadde, liman ve tahıl ambarı rahatlıkla izlenebilir. Tepenin kuzeybatısındaki bataklığın arkasındaki tahıl ambarı (granarium), Patara'nın günümüzde kalmış anıtsal yapılarından biri olup İmparator Hadrian ve eşi Sabina tarafından MS 2. yüzyılda yaptırılmıştır. Tiyatronun kuzeyinde Likya Birliği’nin başkenti olan Patara'nın, toplantılara ev sahipliği yaptığı Parlamento Binası yer almaktadır.PATARA'NIN MUHTEŞEM PLAJLARI
Patara Antik Kenti, tarih ve doğanın kusursuz bir birleşimini sunan bir destinasyondur. Hem antik kalıntıları keşfetmek hem de göz alıcı plajlarda dinlenmek isteyenler için mükemmel bir seçenektir. Patara'nın tarihi önemi kadar ünlü olan bir diğer özelliği de muhteşem plajlarıdır. Patara Plajı, dünyanın en güzel plajlarından biri olarak kabul edilir ve muhteşem kumları, berrak suları ve etkileyici doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini cezbetmektedir. Ayrıca Patara Plajı, caretta caretta deniz kaplumbağalarının üreme bölgesi olarak da koruma altındadır. Bu nedenle bu özel yeri ziyaret ederken doğal yaşamı korumak büyük önem taşır. HABER/BUSE ER
Kumlar altında bir hazine: Patara Antik Kenti!
Likya-Pamphilya eyaletlerine başkentlik yapması dışında, Doğu Akdeniz’de bulunan 3 hububat deposundan birine de ev sahipliği yapan, adeta kumlar altında bir hazineyi andıran Patara Antik Kenti’nde beraber bir gezintiye çıkmaya ne dersiniz?
Editör: Uğur Keskin
Yorumlar