Yaz aylarında yollarda Kur'an kursuna giden 10-12 yaşlarında çocuklar görürüm. Başları örtülü, ellerinde kutsal kitap Kur'an... Şüphesiz hepimiz bu çocukların Kur'an eğitimini en doğru biçimde, eğitimli insanlardan ve güven ortamı sağlanmış fiziki koşullarda almalarını arzu ederiz.
Acaba öyle mi?
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıkladığı iddia edilen bir Yaz Kur'an Kursu Raporu yazılı medyaya, oradan da sosyal medyaya düşmüş.
Habere göre, geçtiğimiz yıl Türkiye genelinde açılan yaz Kur'an kurslarının ancak yüzde 6'sı denetlenebilmiş. 2 milyon 671 bin öğrenci nasıl bir eğitim alıyor, eğitmenler pedagojik eğitimden geçmiş mi, eğitim aldıkları yerlerinin fiziksel koşulları nedir, bilinmiyor. Rapora göre, 2013'te 3 milyon çocuk Kur'an kursuna katılırken bu sayı 2018'de 2 milyon 672 bine gerilemiş. Büyük bir azalma söz konusu. Eğitmenlerle konuştum. Bu azalmada yaz aylarında yerel yönetimlerin açtığı spor okulları etkiliymiş!
Gazeteci karamsarlığıyla sorayım;
Acaba dinden mi soğuduk?..
Ebeveynler çocuklarını neden 5 sene önceki gibi Kur'an kurslarına göndermiyor, sorgulamak, sormak gerekmez mi? Diyanet İşleri Başkanlığı raporunda dikkat çekilen çok önemli bir konu daha var. O da Yaz Kur'an kurslarında vakıf, dernek ve cemaatlerin ezici egemenliği. Diyanet bu kurumların tehlikesine dikkati çekiyor ve ellerini Kur'an kurslarından çekmelerini istiyor. Bakalım rapordaki bu uyarı dikkate alınacak mı?
Diyanet İşleri Başkanlığı, 2018 Yaz Kur'an Kursları'na ilişkin raporunda çok önemli tespitlerde bulunmuştur. Özellikle dernek, vakıf ve cemaatlerin Kur'an kurslarındaki etkilerinin azaltılması gerektiğine yönelik vurgusu, ülkeyi yönetenler tarafından dikkatle değerlendirilmesi gereken önemli bir mesaj olarak alınmalıdır.
Diyanet'in bile uzak durmaya çalıştığı dernek, vakıf ve cemaatlere başka devlet kurumlarının yakın durması beklenmemeli, olmamalı.
Hayırlı cumalar dilerim...