Liberal dış politika ne demek?

Dış politikanın oluşmasında ve uygulanmasında etkili olan kuramsal bakış açılarını incelemeye geçen hafta realizm/gerçekçilikle başladık. Bugün liberalizmi mercek altına alacağız.

Liberal yaklaşımda devletler tek sesli hareket eden üniter yapılar olarak görülmez. Dış politika yapım sürecinde devlet aklını temsil eden resmi kurumlar kadar örgütsel ve sınıfsal çıkarları temsil eden devlet dışı aktörler de önemlidir. Çok-seslilik, pazarlık ve uzlaşma dış politika kararlarının alınmasında etkili olan prensiplerdir. Dış politikada ekonomik çıkarlar, en az güvenlik ve beka vurgusu kadar hayatidir. Hatta liberal dış politika geleneğinde ekonomik zenginleşmeyi mümkün kılacak politikalar izlenmesi güvenlik ve beka ihtiyaçlarının karşılanmasında öncelikli konumdadır. Bireysel zenginlik ve özgürlüğü merkeze koyan liberal yaklaşım takip edilecek hiçbir politikanın bu temel ihtiyaç ve değerlere zarar vermemesi gerektiğini esas alır. Bu açıdan bakıldığında devleti merkeze koyan aşırı güvenlikçi bir yaklaşım istenmeyen sonuçlar üretebilir.

* * *

Liberal dış politika yaklaşımı dış politika tercihlerinin oluşturulması ve uygulanmasında devletlerin kimliklerini, nasıl tanımladıklarını ve kendileri için nasıl misyonlar edindiklerini belirleyici olarak görür. Devletlerin dış politika enstrümanları kimlikleri ve değerlerinden çok etkilenir. Kimlik, ideoloji, siyasi kültür, rejim tipi ve sosyal karakter devletlerin kendilerini tanımlamalarını sağlayan ana unsurlardır. Bu bakış açısına göre hiçbir devlet değerleri ve kimlikleri ile çelişen bir dış politika izlememelidir. Liberal yaklaşım kendi kimlik ve değerlerinin evrenselliğine inanan devletlerin var olduğuna inanır. İçsel farklılıkları benzer dışsal kısıt ve fırsatlara maruz kalan devletlerin farklı dış politika tercihleri benimsemelerine neden olur.

* * *

Liberal yaklaşım anarşik ortamda bile devletlerin ortak çıkarlar etrafında bir araya gelebileceklerini varsayar. Devletlerüstü egemen bir otorite olmasa bile, uluslararası örgütler, uluslararası kurumlar ve uluslararası hukuk devletlerarası ilişkilere yasallık ve meşruiyet sağlar. Bu kurumların varlığı sayesinde anarşik uluslararası ortam hiyerarşik bir karakter kazanabilir ve orman kanunlarının geçerli olduğu bir ortamdan hayvanat bahçesi ortamına geçilebilir.

Liberal yaklaşım odak noktasına evrensel insan hakları olgusunu koyar ve devletlerin ortak değerler etrafında uluslararası bir toplum oluşturabilmelerini mümkün görür. Liberal yaklaşıma göre evrensel insan hakları düşüncesini en fazla liberal demokrasiyle yönetilen devletler benimser. Liberal dış politikanın amacı ülke sınırları içinde mümkün olabilen anayasal yönetim ve hukuk devleti olgusunu devletler-arası ilişkilerde de geçerli kılmaktır. Ortak çıkarlar ilk etapta uluslararası örgütlerin oluşmasını mümkün kılsa da, zaman içinde bu örgütler kendilerine ait kurumsal varlık kazanırlar ve üyelerini değerler ve kimlik noktasında birbirlerine daha fazla yaklaştırırlar.

* * *

Devletlerin diğer devletlerle işbirliği yapmak için benimsedikleri kriterler arasında diğer devletlerin iç işlerinde nasıl yönetildikleri ve iç politikalarında hangi değerleri benimsedikleri önemlidir. Devletlerin dış politikada nasıl davrandığını sadece maddi güç imkanları ve sistemik engeller ve fırsatlar belirlemez. Bunlar kesinlikle hesaba katılır; ancak bunların karar verme süreçlerine katılımı devlet adamlarının bunlara atfettiği öneme bağlıdır.

Liberal yaklaşıma göre dış politika iç politikadan tamamen ayrı olarak tanımlanmaz. Realist yaklaşımın aksine, liberal yaklaşım dış politikayı iç politikanın bir devamı olarak görür. Dış politika amaçların araçları haklı kıldığı bir alan değildir. Dış politikada kullanılan enstrümanlar içte benimsenen değerlere göre meşru ve uygun olmalıdır.

* * *

Liberal yaklaşımın en ileri boyutunda devletler, diğer devletleri kendilerine benzetmeye çalışırlar. Liberal dış politika sadece devletlerin dış politika davranışlarını değil aynı zamanda onların dış politika kimlik ve çıkarlarını etkilemeyi de önemli görür. Realizmin aksine liberal yaklaşımda dönüştürücü motivasyonlar etkilidir. Büyük güçlerin, orta ve küçük ölçekli güçlere nazaran dış politikalarında liberal unsurlara daha fazla yer verebilme lüksleri vardır. Büyük güçler kendi değerlerini dünyanın geri kalanına yayma ve diğer devletleri kendi değerleri etrafında dönüştürme kapasitesine daha fazla sahiptirler.

* * *

Liberal dış politika yaklaşımının iki temel versiyonu vardır. Negatif liberal yaklaşım, diğer devletlerin kendi içinde benimsedikleri normları ve değerleri dönüştürmeyi önemli görse de bunu daha çok 'örnek olma' üzerinden kurgular. Benzer politik, sosyal ve ekonomik norm ve değerlere sahip olan ülkelerin daha fazla işbirliği yapacaklarına inanan negatif liberal yaklaşım, diğer taraftan devletlerin birbirlerinin iç işlerine aktif bir şekilde müdahale etmemeleri gerektiğine inanır ve ortak değerlerin mevcudiyetini devletlerin işbirliği yapmaları için şart görmez. Örneğin, diğer devletlerin liberal demokrasi yolunda ilerlemeleri için zorlayıcı demokrasi teşvikinden kaçınmak gerekir. Bunu yapmanın yolu 'örnek' oluşturmaktır. Demokratik olmayan rejimlerle karşılıklı ortak çıkarlara ve bağımlılıklara dayanan yakın ilişkiler kurmak bu rejimlerin zaman içinde demokratik değerler etrafında dönüşmelerini mümkün kılabilir.

Öte yandan pozitif liberal yaklaşıma göre diğer devletlerin nasıl yönetildikleri önemli bir güvenlik sorunu olabilir. Liberal demokratik değerlere inanan devletler - ki bu değerlerin başında hukukun üstünlüğü, uzlaşı kültürü, azınlıklara saygı, evrensel insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, teşebbüs hürriyeti, mülkiyet hakkı, gücün farklı erkler arasında paylaştırılması ve anayasal vatandaşlık gelir - bu değerlerin uzağında olan devletlerle kuracakları ilişkilerde stratejik fayda uğruna kendi değerlerini görmezden gelmeyi tehlikeli görürler. Kendileriyle çelişmemek adına ya diğer devletleri kendilerine benzetmeye çalışırlar ya da diğer devletlerle uzun süreli ilişki kurmaktan kaçınırlar.

* * *

Negatif liberal yaklaşım kendi kaderini tayin prensibini önemli görüp her devletin kendisi için neyin doğru neyin yanlış olduğuna kendisinin karar vermesi gerektiğini düşünürken, pozitif liberal yaklaşım liberal değerlere inanan devletlerin bu değerlerin yayılmasını dış politikalarının ana hedefi olarak görmesi gerektiğine inanır. Durum böyle olunca bu değerlerin yayılması noktasında gerektiğinde güç kullanımını da meşru görülür.

* * *

Dünyada pozitif liberal yaklaşım en çok Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'nın dış politika geleneklerinde görülür. Tarihsel arka plan ışığında, bu iki ülkenin kendilerine özel bir misyon/görev atfettikleri görülür. Amerikan ve Fransız geleneğine göre bu ülkeler istisnai, Tanrı tarafından seçilmiş ve diğer ulusları medenileştirmekle görevlendirilmişlerdir. Ulusal psikolojinin bir parçası olarak çoğu Amerikalı ve Fransız kendi ülkelerinin diğer ülkelerin kopyalaması için ideal örnek oluşturduklarına inanır. Onlar kendi değerlerinin evrensel olduğu ve ebedi barış için kendi değerlerinin diğer ülkeler tarafından benimsenmesi gerektiği fikrine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Bu tarz liberal yaklaşım dünya barışı için oldukça tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarabilir. Cehenneme giden yolların liberaller tarafından döşendiğine inananlar başkalarını dönüştürmek odaklı dış politika takip etmenin emperyal arzuları tetikleyeceğini ve iki dünya savaşına benzer yıkımlar ortaya çıkarabileceğini iddia ederler. Napolyon, Hitler ve George W. Bush takip ettikleri aşırı liberal ve dönüştürücü dış politikalar yüzünden sadece ülkelerini değil dünyanın genelini kaos ve yıkıma sürüklemişlerdir.