ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre,  Adem Tolunay Anadolu Lisesi öğrencileri adına açıklamayı yapan ATAL Direniyor platformu, okulun önünde düzenlenen basın açıklamasında deneyimli öğretmenlerin keyfi gerekçelerle görev yerlerinden uzaklaştırıldığını belirttiği basın açıklamasında, “Hocalarımıza ve okullarımıza sahip çıkıyoruz” denilirken, öğrenciler ve veliler uygulamanın yalnızca bu okulla sınırlı olmadığını, ülke genelindeki birçok lisede benzer bir sürecin yaşandığını ifade etti.

TÜM TÜRKİYE DUYSUN İSTİYORUZ
Öğretmenlerin “proje okul” uygulaması kapsamında görevlerinden alınmasına tepki göstermek için okul bahçesinde bir araya gelen Adem Tolunay Anadolu Lisesi öğrencileri,  mezunları ve velileri de eyleme destek verirken yapılan açıklamada, eğitimdeki otoriterleşme ve keyfi uygulamalara karşı tüm liselilerin dayanışma içinde olduğu vurgulandı. “ATAL Direniyor” platformu okul önünde yaptığı açıklamada, “ Öğrencilerinden hocalarına, mezunlarından velilerine; Antalya Adem Tolunay Anadolu Lisesi ailemizin bugün burada olan ve olmayan her bir ferdini selamlıyoruz. Ülkemizin onlarca farklı ilindeki yüzlerce köklü liseye bundan seneler önce “proje okul” adı altında başlayan sistematik operasyon, geçtiğimiz iki hafta itibariyle okullarımızın kurumsal hafızalarının vazgeçilmez birer parçası olan kıdemli hocalarımızın senelerdir hizmet ettikleri okullarından “norm fazlası” gibi anlaşılması güç gerekçelerle kopartılması ile önceden görülmemiş bir seviyeye ulaşmıştır. Ülke çapında onlarca lisede bu ablukayı kabul etmeyen, hiç kimseye biat etmeyen tüm liseliler,

Gücünü ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere hitabında gösterdiği üzere damarlarında akan asil kandan alan Türk Gençliği, her türlü baskıya ve yıldırma aracına rağmen hocalarını ve okullarını savunmak için ayağa kalkmıştır, ayağa kalkmaktadır. İşte bizler de Antalya Adem Tolunay Anadolu Lisesi öğrencileri, mezunları ve velileri olarak bugün burada tam bu sebeple ayaktayız. Okulumuzun vazgeçilmez değerleri olan hocalarımızın keyfi biçimde okulumuzdan koparılmalarını asla kabul etmiyor, bu kararı alanları demokratik hakkımızı kullanarak barışçıl şekilde protesto ediyoruz. Türkiye’nin dört yanında barışçıl şekilde hakkını aramakta olan tüm liseli kardeşlerimizle tam dayanışma içinde olduğumuzu duyuruyoruz. Tam da bu bağlamda bilinmelidir ki, lise hocaları ve liseliler üzerinde kurulan baskı ortamı, ülkemizde son dönemde her alanda arttığını gördüğümüz otoriterleşmeden, keyfi ve hukuksuz uygulamalardan ayrı düşünülemez. Liselerden Üniversitelere, Üniversitelerden halk iradesine uzanan bu tehlikeli otoriterleşme dalgası, 150 senelik demokrasi geleneğimizle ve 100 senelik laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti ile asla örtüşmemektedir. O sebeple Antalya’dan haykırıyoruz, tüm Türkiye duysun istiyoruz” ifadelerine yer verdi.
Foto (4)-92

EĞİTİM İŞ DE AÇIKLAMA YAPTI
Eğitim İş 2 No’lu Şube Başkanı Önder Güneş ise, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi, eğitimin kamusal bir hak olduğu ve tüm çocuklara eşit, bilimsel, laik, parasız ve nitelikli biçimde sunulması gerektiği anlayışı üzerine inşa edilmiştir. Ne yazık ki bu anlayış, özellikle son 20 yıldır sistemli bir biçimde tasfiye edilmektedir. Bugün geldiğimiz noktada, kamusal eğitim ideali yerle bir edilmiş, Millî Eğitim Bakanlığı anayasal sorumluluğu olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlama görevini açıkça reddeder hâle gelmiştir. Bu ret, sadece sözde değil; uygulamada da kendisini göstermektedir. Bunun en somut örneği ise "proje okulları" adı altında sürdürülen politikadır. 2014 yılında, dönemin Bakanı Nabi Avcı tarafından 44 okulda başlatılan ve başlangıçta “ulusal ve uluslararası projelerin yürütüleceği özel okullar” şeklinde sunulan bu model, bugün itibariyle 2318 okula ulaşmış, kapsamı büyütülmüş ancak içeriği boşaltılmıştır. Proje okulları adı altında yapılan şey, açıkça eşitsizliğin kurumsallaştırılması, öğretmenin hukuki güvencelerinin yok edilmesi, eğitimde liyakatin ve yerleşik kültürlerin tahrip edilmesidir. Bugün önünde basın açıklaması yaptığımız okul Antalya’da turizme yön veren okullardan biridir. Falez Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde görev süresi dolan öğretmenlerimizden 9’unun görev süresi uzatılmamış, meslektaşlarımız açıkta kalmıştır. Aynı şekilde bu okulun konaklama ve seyahat bölümünde norm fazlası olan öğretmenlerimizden kimisi norma dahil edilmiş, kimisi norm fazlası olmuştur. Peki soruyoruz: Kriter ne? Neden? Bu okulda çalışan öğretmen arkadaşlarımız liyakatlıdır. Liyakatsız olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'dir. Anlayış şu bizden değilseniz, bizim gibi düşünmüyorsanız değil bu okulda çalışmak yaşamaya bile hakkınız yok. Antalya’daki 89 proje okulunda görev yapan birçok öğretmen arkadaşımız hiçbir kriter olmaksızın okullarından uzaklaştırılmıştır” diye konuştu.

PROJE DEĞİL ADALET İSTİYORUZ
“Öğretmenin oradan alınmasının objektif gerekçesi nedir” diye soran Başkan Güneş sözlerine, “Yıllarca görev yapan, başarı belgesiyle ödüllendirilmiş, yüksek lisans ve doktora sahibi öğretmenler hangi kriterle yetersiz görülmüştür? Yerlerine atanacak kişilerin liyakatini kim ve neye göre belirlemiştir? Aynı okulda yıllarca çalışan öğretmenleri bir gecede sürgün etmek hangi pedagojiye, hangi hukuk devletine, hangi kamu vicdanına sığar? Devlet memurluğu güvencedir. Devlet memurluğu, siyasi iktidara göre değil; anayasa ve yasalara göre görev yapma sorumluluğudur. Bugün proje okulları aracılığıyla yapılan şey, bu güvenceyi ortadan kaldırmak, öğretmenleri itaate zorlamaktır. Eğitim-İş olarak bir kez daha altını çiziyoruz: “Proje okulu” adı altında yürütülen bu uygulama, bir okul geliştirme projesi değil; siyasi iktidarın kendi memurunu, kendi neslini ve kendi toplumunu yaratma projesidir. Köklü okulların emekle, alın teriyle, yılların birikimiyle yetiştirdiği öğretmenler bir bir tasfiye ediliyor. Bu sadece bir personel değişimi değil; bir hafızanın, bir kültürün, birikimin ve Cumhuriyet’in eğitim anlayışının sistemli biçimde tasfiyesidir. Neden mi? Çünkü onların hedefi açık: Liyakatsizliği teşvik ederek biat eden kadrolar yaratmak, düşünmeyen nesiller yetiştirerek sorgulama kültürünü ortadan kaldırmak, Cumhuriyet'in temelini oluşturan laik, bilimsel ve kamusal eğitimi çökertmek. Kırk yıllık bir öğretmeni, yıllarını eğitime ve öğrencilerine adamış bir insanı, tek bir yazıyla, tek bir imzayla görevden almak kolay. Ama onun öğrencilerinin yüreğinde bıraktığı izi, düşünce dünyasında açtığı kapıları, hayata dokunuşunu silmek imkânsız. Gerçek öğretmen, sınıflarda sadece ders anlatmaz; geleceği şekillendirir, insan inşa eder. Bugün sistemli bir şekilde görevden uzaklaştırılan o öğretmenler, aslında Cumhuriyet’in devrimci eğitim mirasını temsil ediyor. Ve artık çok açıktır ki, yavaş yavaş aşındırdıkları Cumhuriyet’in en derin, en hayati damarına ulaştılar: Eğitime çünkü biliyorlar ki Cumhuriyet’i yıkmanın en kestirme yolu, onu var eden eğitim devrimini yok etmektir. Köy Enstitülerinden bugüne taşınan ilerici eğitim anlayışını tasfiye etmek; özgür, eşit, laik bir toplum idealinden vazgeçirmek demektir. Ama unuttukları bir şey var: O öğretmenler yalnızca bir meslek grubunun değil, bir halkın vicdanıdır. Buradan hem Millî Eğitim Bakanlığı’na hem siyasi iktidara sesleniyoruz: Tüm öğretmenler için eşit ve adil atama sistemi istiyoruz. Tüm öğrenciler için eşit ve nitelikli eğitim hakkı istiyoruz. Öğretmenlerin sürgünle terbiye edilmediği, eğitimde liyakat ve hukuk ilkesinin esas alındığı bir sistem istiyoruz. Eğitim-İş olarak biz, hiçbir öğretmenimizin yalnız olmadığını bir kez daha hatırlatıyor, bu hukuksuz atamalara karşı her türlü yasal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz. Proje değil, adalet istiyoruz. Bu adaletsizliğe karşı yalnız biz değil, halk da sessiz kalmıyor. Ülkenin dört bir yanındaki birçok köklü okulda, öğrenciler ve mezunlar, yıllarını eğitime vermiş öğretmenlerine sahip çıkmak için eylemler başlatmıştır. Gençlerimiz, kendilerine ışık tutan öğretmenlerinin yanında durarak yalnızca bir hak ihlaline değil; Cumhuriyet’in eğitim anlayışına da sahip çıktıklarını haykırmaktadır. Bu dayanışma, karanlığa karşı yanan umut ateşidir. Ve biz o ateşi birlikte büyüteceğiz. Proje değil, adalet istiyoruz” şeklinde konuştu.

Kaynak: ANTALYA EKSPRES GAZETESİ