Trabzon’un güneyinde, sarp dağların koynunda saklanan Maçka, yalnızca doğasıyla değil, taşıdığı tarihî mirasla da biliniyor. Sümela Manastırı ile özdeşleşen ilçe, yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptı. Arkeolojik bulgular, Maçka'nın geçmişinin M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzandığını gösteriyor. Pontus Krallığı döneminde stratejik bir geçiş noktası olarak değerlendirilen bölge, Roma ve Bizans egemenliğinde Hristiyanlığın önemli merkezlerinden biri haline geldi. Karadeniz’in dağlarına oyulmuş Sümela Manastırı ise bu dönemin en çarpıcı tanıklarından biri olarak hâlâ ayakta.

1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethiyle Osmanlı topraklarına katılan Maçka, imparatorluk döneminde hem ticaret yollarının kavşağında yer aldı hem de yaylacılık geleneğiyle öne çıktı. Doğal kaynaklar ve el sanatları, halkın geçim kaynağı oldu. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Trabzon’un ilçesi olan Maçka, bu yeni dönemde kırsal kalkınma ve eğitim alanında önemli adımlar attı. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise turizmde hareketlilik yaşandı. Özellikle Sümela Manastırı’nın uluslararası tanınırlığı, Maçka’yı Karadeniz’in kültür duraklarından biri haline getirdi. Bugün Maçka, geçmişin izlerini taşıyan sokakları, dağ eteklerine kurulmuş köyleri ve yeşilin her tonunu barındıran doğasıyla ziyaretçilerini tarihin derinliklerine davet ediyor.

PEKİ, MAÇKA İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Trabzon’un tarihî ilçesi Maçka’nın adı, bölgenin kültürel çeşitliliğini ve çok katmanlı geçmişini yansıtıyor. Araştırmalara göre, Maçka isminin kökeni antik dönemlere kadar uzanıyor. Bazı kaynaklar, adın Roma döneminde kullanılan 'Machae' veya 'Machidonia' isimlerinden türediğini öne sürerken bölgede uzun yıllar hüküm süren Bizans etkisiyle Yunanca kökenli 'Matzouka' isminin zamanla Maçka’ya dönüştüğü düşünülüyor. Osmanlı döneminde de 'Maçuka' veya 'Maçuka-i Süfla' gibi farklı adlarla kayıtlara geçen yerleşim, zaman içinde bugünkü ismini aldı.

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK