Reçete 'haber bültenlerinden uzak dur'. Sahiden bu cümle doktorumun tavsiyesi... İster tavsiye ister reçete adı ne olursa olsun ama yaşadığım bozuk ruhsal durum, sinsi mide ağrılarım, hızla düşüp kalkan tansiyon ve de tepemde fiyonk olan sinirlerim yaşam kalitemi bozuyor uzunca bir süredir. İşte bu nedenledir ki, geçtiğimiz haftayı hastane kapılarında geçirdim üzerinize afiyet.
* * *
Şu bücür aletten de nefret eder oldum. Yerli yersiz, gerekli gereksiz çalmıyor mu fena. Kapı zili, sokak satıcısının avaz avaz bağırması, araçların deli korna sesleri, gürültülü patırtılı hatta beddualı haber bültenleri velhasıl-ı kelam kulağıma ulaşmayı başaran yüksek volümlü her ses, tepki vermeme neden oluyor. 'Ses kirliliği' diye de bir mazeretim var.
* * *
Mesela saat 19.00'da başlayan ana haber bültenleri. Merakla izlerim tansiyonum fırlasa da. Ne oluyorsa; sanki siyaset benden soruluyor da gündemin nabzını tutmak zorundaymışım gibi. Kendimi ne zannediyorsam artık. Gündemin nabzı derken, benim nabız almış başını gitmiş haberim yok. Elimde kumanda, kanal kanal dolaşıyorum. Kanallardaki bülten saatleri sona erip reklama girince ben de soluklanıyorum. Ehh ekrandakilerle birlikte delleniyorum da. Sonrasında da evin bir başka odasına iltica ediyorum. Ne diyeceksiniz işte, her köyün bir velisi, bir delisi var.
* * *
Tabii tavan yapan tansiyon, baş dönmeleri, mide ağrıları, birbirine dolanıp Arapsaçına dönmüş sinirler derken soluğu hekimlerde aldım. Hekim soruyor ben şikayetlerimi sıralıyorum. Tahliller, kontroller, mide için endoskopi. Çok berbat şu endoskopi denen şey 'yapılmasaydı da sinsi ağrılarım devam etseydi' dedirten türden. Neyse olan oldu, ben derdimi anlattım hekim dinledi sonrasında da yazdı reçeteyi.
* * *
Şu durumda sinir, stres, öfke bana göre değilmiş. Yani sakin ve huzurlu bir yaşam, özellikle de hop oturtup hop kaldıran haber bültenleri ııhh. Demem o ki, doktorumun reçetesi 'Ana haber bültenlerinden uzak dur, gündemin nabzını değil, kendi nabzını tut'. Köy yanar deli taranır misali.