Mecburuz. Ama!

* * * Bireysel tedbirler yeterli olmayınca, kamusal tedbirler geldi.. Şimdi, birlikte hareket etmek, hayatımızı sıkı disiplin altına almak zorundayız.. Bu işi, kolluk kuvvetlerin uyarıları ile çözemedik madem. O halde Ankara'dan gelecek ikinci bir duyuruya kadar, yaşantımız saatlerle kısıtlı olacak. Öyle sokak keyfi yok, bir fincan kahve ile iki lafin belini kırmak falan da yok. Ya ne var Gel Al' hizmeti var. Hak ettik mi? alasıyla hak ettik.

*** De, bilim insanlarının söylediğine göre durum, Kasım ayından bu yana daha riskli. Yani bilanço ağırlaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre ise, önümüzde çok zor 6 ay var. Merdivenleri çıkabiliyorsak kendimizi şanslı hissetmeliyiz galiba.

* * * Şimdi gelelim ağır şartlarda durmadan dinlenmeden çalışan sağlıkçılara. Onlar yaklaşık 9 aydır da aile hasreti çekiyor. Artık güçleri kalmadı. Özellikle de acil serviste uzun saatler çalışan hemşireler İmdat diyor. Uzun çalışma saatlerinin kısaltılmasını talep ediyor. Ve de korona virüsün 'Meslek Hastalığı' kabul edilmesini istiyor. İstiyor da SGK kabul etmiyormuş. Neden acaba? Çok mu zor ki?

*** Ve gelelim esnafa. Yani hizmet sektörüne.. Korona virüsten, ekonomik anlamda en çok etkilenenlerin başında bu sektörde hizmet veren esnaf var. Borçları kapanmadan yeniden kepenk kapattılar. Esnafla birlikte çalışan da zorda. Binlerce kişi daha, ücretsiz izin ödeneği olan aylık 1168 lirayla geçinmeye çalışacak. Yani bir buçuk ay gelirsiz yaşam. Peki kafe ve lokanta işleten esnaf ne talep ediyor. 'Alınan tedbirleri olumlu karşılıyoruz' dedikten sonra yurt dışımı örnek gösteriyor ve Avrupa'daki gibi karşılıksız nakit desteği verilsin' diyor. Esnafa daha fazla el uzatılır mi acaba?..