Bir araya gelmek başlangıçtır, bir arada durabilmek ilerlemedir, birlikte çalışmak başarıdır.
Henry FordAsırlardır dünyada tek bir savaş vardır. O da var olma mücadelesidir. Fakat bu mücadelenin temel düşüncesi ise, karşı tarafı yok etmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Birilerinin varlığı için bazılarının yok olması, yok edilmesi gerekmektedir. Tüm dünyanın bütün insanlığa yetebileceği bir durumda bile, insanlar birbirini yok etme çabasına düşmüşlerdir. Çünkü güç, ihtiras ve hırs gibi gem vurulamayan duygular batağındaki insanlık, insanı yok ederken bile gözünü kırpmamaktadır.
Halbuki “bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmek, bir insanı yaşatmak tüm insanlığı yaşatmak gibidir” düşüncesinin eyleme dönüşmesi sağlanabilmiş olsa, bugün bu satırları yazma gereği bile duymazdık. İnsanlar birbirinin yaşaması için, refahı, huzuru için rekabet ediyor olsalardı; işte o zaman dünya çekilmez değil, vazgeçilmez olurdu.
Bugün bir takım güçler, kendi rahatlarının teminatı için tüm dünyaya ektikleri nifak tohumlarının hasat sezonunda keyif çatmaya devam etmektedirler. Peki, tohum ekilen yerlerde durum nasıl? Savaşlardan hiç kurutulamayan, kardeşin kardeşi kırdığı, insanlığın sahile vurduğu, açlıktan ölümlerin yaşandığı, kundaktaki bebeklerin hançerlendiği, yani Ortadoğu…
Bizde bu coğrafyanın bir evladı olarak, olanlara karşı duyarsız, sessiz kalamayız elbet. Lakin, bizim öncelikle yapmamız gereken kendi içimizdeki ruhu tekrar ateşlemek olmalıdır. Ortak dil birliği, din birliği, tarih birliği, kültür birliği ve toprak birliğinden oluşan “milli birlik ve kardeşlik ruhu” artık hayata geçirilmelidir ki, tüm dünya tekrar insanlık öğrensin.
Dış güçlerin asırlık çınarları devirmek için uyguladıkları, yüzyılları kapsayan oyunlarına artık göz yummak yerine; yek vücut halinde adeta kükreyen bir küheylan edasıyla şaha kalkmalıyız. Farklılıklarımızın en büyük zenginlik kaynağımız olduğu unutulmadan, kardeşçe ve hür bir şekilde elbirliği ile çalışmalıyız. Çalışmaz isek, kendimiz üretmez isek bağımlı yaşamaktan asla kurtulamayız. O yüzden, birbirimizle kavga edip dışarıdan izleyenlere keyif vermek yerine, güç birliği yaparak durmadan, yorulmadan, usanmadan çalışmalıyız.
Tarih incelendiği zaman, geçmişte birçok ülkenin içeriden kazanılan iç düşmanlar sayesinde sona geldiğini görmekteyiz. Dışarıdan kuşatamayan dış güçler, içeriden kukla edinmektedir. Bu kuklalar ise milletinin ve ülkesinin bekasını, gündelik menfaatler karşılığında maalesef meşru olmayan görevlerini ifa ederek, birçok ülkenin sonunun vadesi gelmeden dolmasına neden olmuştur.
Siz, hedefinize ilerlerken elbette ister fiilen, ister fikren yolunuzu kesmek isteyenler, yolunuza mayın döşemek ve hatta hendek kazmak isteyenler olacaktır. Şunu unutmamak gerekir ki, zirveye çıkan yollar sarp kayalardan, uçurumlardan, sırtlanlardan ve çakallardan geçer. Zaman zaman sisli ve puslu havada olsa bunların hepsi güç birliğinin karşısında solda sıfır hükmündedir. Yeter ki şu düşünce toplumun her kesimine bir ilaç gibi verilebilsin: “Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür.” Ben, ben, ben diyerek içimizdeki BİZ’leri artık yok etmeyelim ve tek millet olarak, birlik olarak yaşayalım ve yaşatalım, ama asla vazgeçmeyelim…
VAZGEÇMEYELİM
Mutlu gelecek çok uzak değil, yakın
Yeter ki, kendinizi kötülükten sakının
Her dem nifak tohumları atılsa da toprağa
Biz, kardeşlikten vazgeçmeyelim…
**** ****
Birlikte, daha güçlü yarınlara yürüyelim
Kara toprağa sevda ekip, ümit besleyelim
Düşman, düşmanlık görevini etse de ifa
Biz, dostluktan vazgeçmeyelim…
**** ****
Kardeş kavgasını tetiklese de dış güçler,
Aman, kınından çekilmesin kılıçlar
Karşımıza dikilse de tüm dünya
Asla biz, BİZ olmaktan vazgeçmeyelim…
Davut KARAMAN