Efeler Yolu’nun ikinci etabı, adını nazar boncuğuyla ünlü şirin bir köyden alıyor: Nazarköy. Bu etap, Nazarköy’den başlayıp Yukarıkızılca Köyü’nde son buluyor.

İlk günün yorgunluğunun ardından, ikinci gün rotamızın kısa olması bize biraz keyif yapma fırsatı sundu. Sağlam bir kahvaltıdan sonra köyde kısa bir tur gerçekleştirdik. Köy diyorum ama dışarıdan fazlaca ziyaretçi alan popüler bir destinasyon burası, o yüzden ihtiyacınız olan her şeyi temin edebilirsiniz. Yemeğe, alışverişe gelinen bir köy, bu arada yeme içme demişken keşkek çok popüler, gelmişken tadına bakmadan gitmeyin derim.

Bir sokak boyunca nazar boncuğu temalı dükkânların arasından geçerken üzerimizdeki bütün kötü enerjilerden arındığımızı hissettik. İnanıyorum ki uzun bir süre nazar bize uğramaz. Yolun sonunda nazar boncuklu küçük bir meydana geldik. Meydanda bizi nazar boncuklu ağaç, bank ve üzerinde “Bu köyde kadına şiddet yok” yazan Hitit kabartması karşıladı. Bu yazı köyü bizim için daha da özel kıldı.

Whatsapp Image 2025 04 18 At 18.10.42

Güneşli bir havada otopark ve dev salıncağın yanından keyfimiz yerinde usulca rotaya koyulduk. Kısa bir tırmanışın ardından araba sesleri eşliğinde bir iniş gerçekleştirdik. Son derece işlek olan ana yoldan karşıya geçerek Hitit Anıtı’nın olduğu noktaya ulaştık. Bu anıt yaklaşık 2,5 metreye 1,5 metre boyutlarındaki bir niş içine işlenmiş kabartma, sol elinde bir mızrak sağ elinde bir yay tutan bir erkek figürü. Bu yol aynı zamanda Mahmut Dağı zirve rotası.

Whatsapp Image 2025 04 18 At 13.01.39

Yola bir süre daha devam ettikten sonra su kaynağı olarak işaretlenmiş bir çoban yerleşkesine ulaştık. Su akmasa da ağaca asılmış televizyon çerçevesi yüzümüzü güldürdü.

Whatsapp Image 2025 04 18 At 13.01.39 (1)

Artık buradan sonra sert bir çıkışla zirveye kadar devam ettik. Bu bölge papatyalar diyarı gibiydi. Yolun en zor kısmı papatyalara basmadan yürümek oldu.

Whatsapp Image 2025 04 18 At 13.01.39 (2)

Zirvede dünden alışkın olduğumuz geçiş yağmurları bizi yakaladı. İki kaya arasından geçiş yaparak inişe başladık ıslanan kayalar fazlasıyla kaygandı. Sonrasında çınar ağacı gölgesinde kalan Akkaya Çeşmesi’ne kadar tatlı bir inişimiz oldu. Çeşmede çayımızı kahvemizi yapıp biraz atıştırdıktan sonra köye daha da yakınlaştığımızı bilerek daha da gevşek adımlarla yol aldık.

Whatsapp Image 2025 04 18 At 13.01.39 (3)

Köyün girişinde villaların olduğu bir bölge bizi karşıladı. ‘Köye ev yaptıracağım’ akımından fazlasıyla nasibini almış bir köyde olduğumuzu anladık. Evlerin arasından beton bir yoldan ilerleyerek devasa bir çınar ağacına ulaştık. Ağaçta Cennet Vadisi’nde olduğumuz yazıyordu. Burnumuza ızgara kokuları gelmeye başladı. Bu koku bizi köy merkezine kadar götürdü. Öğrendik ki köyde 2 tane meşhur kasap varmış, dışarıdan insanlar fırsat buldukça bu kasaplara akın ediyorlarmış.

İlk otel kapalıydı. Hemen ilerisinde bulunan Dionysos Lapis’e uğradık. Köyde olduğumuzu sorgulatan şıkır şıkır bir mekandı. Takı tasarımı ve satışı yapılan işletme aynı zamanda kafe hizmeti de veriyor. Çaylarımızı içerken pasaportlarımız mühürlerine kavuştu. Kamp alanları inişte villaların üst tarafında kalmıştı. Bir daha o yolu yürümemek için Nazarköy’e dönme kararı aldık. Sağ olsun işletme sahibi Selin Hanım bize bir araç ayarlayarak ulaşım sorunumuzu çözdü.

Doğası, insanı, papatyalarıyla bu rota bizim için hem dinlendirici hem de eğlenceli bir deneyim oldu.