Bisiklet dünyasında; özellikle yarışlarda, kürsülerde görmeye alışkın olduğumuz bir isim Buket Demirci.
Nihayet UCI Nirvana Grand Fondo yarışı sayesinde kendisiyle tanışıp keyifli bir sohbet şansı yakaladım.
Kendisi, Ankara Bisiklet ve Doğa Sporları Dayanışma Kulübü (ABİDOSD) takımında yarışıyor. Yeri gelmişken hemen bir parantez açıp takımlardan bahsetmek istiyorum. Bisiklet bireysel bir spor olarak görünse de; başarıya, profesyonelliğe giden yol takımlardan geçiyor. Bu yarışların en güzel tarafı Türkiye’nin dört bir yanından gelen takımları tanıma şansı. Belki hayatta hiç karşılaşamayacağınız güzel insanlarla tanışma ve güzel dostluklar kurma şansı yakalamanızdır. ABİDOSD’la tanışmam da yine bu vesileyle oldu. Dalyan yarışında takımın yarışçılarından Siraç’la tanıştık, kendisiyle güzel bir bisiklet dostluğu yakaladık. Siraç’da giydiği formanın hakkını verenlerden, sporda giydiğiniz forma kutsaldır. Kimse takımın arkasındaki kişileri tanımaz, sahada o formayı giyen sporcuları tanır ve o sporcularla takımı değerlendirir. Yarış sonrası kürsüde olmak önemlidir ama bence en önemlisi bu formayı sportmenliğe gölge düşürmeden giymek ve layığı ile hakkını vermektir. Bu yarışlarda bir sürü takım görüyoruz, kürsüde olmak için saçma sapan davranışlarıyla kendine ve takımına gölge düşüren sporcular; hırs boğulması yaşıyorlar, bazıları gerçekten tüylerimizi diken diken ediyor. ‘Kürsüde olsan ne olur olmasan ne olur’ ışık hızıyla o ortamdan uzaklaşıyoruz. Bazıları da; hoş tavır ve davranışlarıyla takımlarına sempati duymamızı sağlıyor. ABİDOSD da bu takımlardan birisi. Güzel bir çizgide, kendilerini bozmadan ilerliyorlar. Takip ettiğim kadarıyla eğlenceli ve keyifli bir grup. Buket’i de takıma almaları çok isabetli bir karar olmuş.
Buket, beden eğitimi öğretmeni ve atletizm ile dağ bisikleti geçmişi var. ‘Olsun o kadar’ dediğinizi duyar gibiyim, evet sporcu geçmişi bir avantaj ama başarıyı buna bağlamak yanlış olur. Yarışlara katılım oranlarına baktığımız zaman kadınların ne kadar az olduğunu görürsünüz. Bir kadın olarak bu yarışlara katılmak bile çok büyük bir adım. İlk yarışımı hatırlıyorum da çok korkunçtu, hatta ilk yarışımda bir arkadaşım Buket’i gösterip endişelerimi gidermeye çalışmıştı. Buket gibi sporcular sayesinde bu sayı artış göstermeye başladı. Onların başarıları ve cesaretleri kadınları bisiklete çekmeye başladı. Bir kere, bir kadın olarak erkeklerin egemen olduğu bisiklet dünyasına girmek ve burada bir yer edinmek kolay değil. Artı bu sporcuların tek işi bisiklet sürmek de değil her biri günde 8-10 saat bir yerlerde çalışıyorlar ve aileleri, sorumlulukları var. Kimileri uykusundan, kimileri sevdikleriyle zaman geçirmekten fedakarlık edip bisiklete zaman ayırabiliyorlar. Buket de bir okulda öğretmenlik yapıyor aynı zamanda da bir anne ama bunların hiçbiri onu durduramadı. 2021 yılında da yol bisikletine geçiş yapıp yarışlara katılmaya başladı. Yaş kategorilerindeki başarılarını genel klasmanlar izledi ve 2023 UCİ Nirvana Grand Fondo’da aldığı dereceyle Dünya Şampiyonası’na gitmeye hak kazandı. Bu sene Eylül ayında Danimarka Aalborg kentindeki Dünya Şampiyonası’nda yarıştı.
Galiba en çok merak ettiğim bu yarıştı. Peşe peşe sıraladım sorularımı o da sanırım etkisi hala geçmemiş olacak ki, bu tarz yarışlar kolay kolay unutulmaz. Başladı heyecanla anlatmaya… Bu arada Buket son derece dobra, açık sözlü ve samimi bir sporcu hani bazı sporcular bir ‘s’ verip hep iyi şeylerden bahseder ya Buket bam bam, iyisiyle kötüsüyle yarışı anlattı. Önce biraz hazırlık aşamasından bahsetti bütün bir yaz elinden geldiği kadar antrenman yaptığını anlattı. Sonrada yarışı anlattı.
Yarışlarda izlenecek en iyi strateji ön peletona takılıp yarış boyu yerini koruyabilmek, son kilometrelerde bütün gücünle atağa kalkıp finiş çizgisine ulaşabilmektir. Teori çok güzel de uygulama kısmı bu kadar kolay değil, o öncü grup seni silkelemek için her rampada ya da dönüşte atağa kalkar, sonunda da en iyiler kalır ve kendi aralarında kapışırlar. Ön peleton en iyilerin, en hızlıların, en güçlülerin olduğu gruptur, birinciler hep bu peletondan çıkar. Buket 157 kilometrelik parkurun ilk 50 kilometresinde her atağa cevap verip peletonda kalmayı başarmış ama sonradan maalesef kopmuş. Biraz susuz kalmış, kaza atlatmış ve 4-5 kez de bacağına kramp girmiş, bunlara rağmen yarışı tamamladı kürsü göremese de eşsiz bir deneyim yaşadı. Hatalarını eksikliklerini gördü. 2027 senesini kendisine hedef koydu. Bu süreçte daha fazla güçlenip 2027’de tekrar katılmayı planlıyor. Yolun açık olsun şampiyon, bir sonraki yarışta görüşmek dileğiyle…