O paralar Elmalı’ya gitsin

Antalya Müzesi’nde sergilenen bir heykelcik var. Fildişi bir anne… Elinde kız, omzunda da erkek çocuğu. 1987 yılında, Elmalı’nın Bayındır köyünde, Çağıltemeller denilen yerde yapılan bir tümülüs kazısında bulundu bu heykelcik. Elmalı’nın sembolü olabilecek nitelikte, güzellikte, çok özel bir eser. “Elmalı annesi” diyorum ben bu heykelciğe. Aynı mezarda bulunan bir de gümüş rahip heykelciği var. Bayındır tümülüslerinde bulunan diğer eserlerle birlikte, özel bir vitrinde sergileniyor bu harika nesneler.

ELMALI LİKYA’NIN DAMIDIR
O vitrinden çektiğim fotoğrafları, detaylı bir tanıtım yazısıyla birlikte sosyal medya hesabımdan paylaştım. ANSİAD eski başkanlarından Mustafa Talat Sözen ses verdi bu paylaşıma Hocaların hocası Fahri Işık’ın, “Elmalı Likya’nın damıdır” sözünü hatırlatan Sözen, “Antalya Müzesi’nde sergilenen birçok eserin Elmalı Müzesi’ne gönderilmesini beklerim umutsuzca. Güvenlik nedeniyle dekadrahmileri de göndermediler maalesef. Elmalı küçük bir ilçe muamelesi görürken, Uşak ilimizdeki müzeden çalınan Karun Hazineleri için ne diyeceğiz? Elmalı’ya bakmayın; Elmalı’yı görün” çağrısı yaptı.

O MÜZE GÜVENLİ DEĞİL Mİ?
Mustafa Talat Sözen’in ‘dekadrahmi’ dediği, ünlü Elmalı Definesi. Uzun bir hukuk mücadelesi sonrasında ülkemize dönen bu gümüş sikkeler Antalya Müzesi’nin ikinci katında sergileniyor. Elmalı bu sikkeleri istiyor, “Çıktığı topraklara geri dönsün” diyor; ama ilçedeki müze güvenlik açısından yeterli bulunmuyor. Devlet, kendi müzesini güvenli bulmuyor yani. Güvenliğini sağlamak ya da artırmak gibi bir dertleri de yok belli ki. Oysa burada sergilenen başka eserler var. Bu eserler güvenlik zafiyeti olan bir müzede mi sergileniyor yani?

ZİYARETÇİ SAYISI YETERSİZ
Elmalı Müzesi’yle ilgili bir başka sıkıntıyı da, tek başına Antalya’nın kültürel miras envanterini çıkaran Orhan Deniz Kaplan dile getirdi. Elmalı Müzesi’nin ilgi çekmediğini, ziyaretçisinin az olduğunu belirten Kaplan, “Haziran ayında Elmalı Müzesi’ni 1.5 saat kadar gezdim. Koca müzede tek başımaydım. Müze, ücretsiz olmasına rağmen halkın ilgisini çekmiyor” diye aktardı gözlemlerini. İlçe müzelerinin çoğunda benzer manzaralar yaşanıyor. Kapılarında kuyruk olmasını da beklememek lazım zaten… İlçe müzelerinde ısrarcı olunmalı, sayıları artırılmalı.

MÜZELERE ‘ŞİRKET FORMÜLÜ’
Kaplan’ın bu gözlemine yanıt veren Mustafa Talat Sözen, “Elmalı ve çevresinden birçok kişi zaten müzeyi ziyaret etmiştir” dedi. Sözen’in müzecilik konusundaki düşünceleri tartışılmaya değer. Müzeler için ‘şirket formülü’ öneren Sözen, “Eğer şirket gibi idare edilirse para da kazanır, eser de satın alır. Dünyaca bilinen ve merak edilen eserleri sergilerseniz, ziyaretçi dünyanın her yerinden gelir. Dünyada müzayedede satılan eserlerin en büyük alıcılarından birisi de müzelerdir. Kaldı ki onlarda Rönesans eserleri heykel ve tablolar var. Gözleri gibi de bakıyorlar. Eksik olan eserleri de bizden götürmüşler maalesef. British ve Louvre müzelerini gezmiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, Kültür Bakanlığı müze konusunu önemsemiyor. Zaten eskiden beri hiç önemsenmemişti” diyor.

Falezlerde yine inşaat sesi

Antalya falezlerinde yine inşaat sesleri yükselmeye başladı. Bina ömrü bitti diye yıkılıp yeniden yapımına başlanan Talya Otel’le ilgili hukuk süreci devam ederken, gazeteci Yusuf Yavuz bir başka oteli daha gündeme getirdi. Düne kadar Akdeniz foklarının yüzdüğü bölgede, şimdi beş yıldızlı bir otelin sahile asansör yaptığını, beton döktüğünü dile getiren Yavuz, “Bu bölge koruma alanı. Hiç bir koruma şemsiyesi olmasa bile doğru değil. Falezlerin deniz kısmı kesin korunacak hassas alan… Kara kısmı ise nitelikli doğal koruma alanı statüsünde. Bu alanlarda nelerin yapılabileceği, nelerin kesinlikle yapılamayacağı belli… Ayrıca Kıyı Kanunu da ilk 50 metrede yapılaşma izni vermiyor. Türkiye’nin birçok uluslararası sözleşme kapsamında korumaya söz verdiği, nesli tehdit altında bulunan Akdeniz Foku gibi canlı türlerinin yaşam alanı olan Antalya falezlerinde süren bu uygulamayla ilgili Bakanlığın acilen açıklama yapması gerek” çağrısında bulundu. Yusuf Yavuz’un çağrısına biz de katılıyor ve bu sesi çoğaltıyoruz.