ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, Akdeniz Gençlik İnisiyatifi, Türkiye genelinde düzenlenen anayasal eylemlere katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan gençlerin yaşadığı hak ihlallerine ve kamuoyuna yansıyan iddialara dikkat çekti. Gençlerin cezaevlerinde şiddet, işkence ve cinsel istismara uğradıkları öne sürülürken yargının tarafsızlığına yönelik Adalet Bakanlığı açıklamalarının inandırıcılıktan uzak olduğu belirtildi. Yapılan açıklamada, demokratik haklarını kullandıkları için tutuklanan öğrencilerin yaşadıkları mağduriyetin yanı sıra basın özgürlüğüne yönelik baskılar da kınandı.

Foto (2)-256

'İKTİDARIN TÜM YANLIŞLARINA İTİRAZ EDİYORUZ'
Cumhuriyet Meydan’ında, "Bu ülke bir hukuk devletiyse yüzlerce gencin neden tutuklandığını, hangi suçu işlediklerini sorma hakkımız var" diyerek sözlerine başlayan Akdeniz Gençlik İnisiyatifi, anayasal haklarını kullanan gençlerin suçlu gibi gösterilmesini reddettiklerini belirtti. Mafya ilişkileri, rüşvet, kara para gibi gerçek suçların görmezden gelindiğini buna karşın barışçıl eylemlerin cezalandırıldığını öne süren gençler, adalet ve özgürlük taleplerini yineledi.

Foto (1)-316

Basın özgürlüğüne yönelik baskıların da gündeme getirildiği açıklamada, gözaltına alınan gazetecilerle dayanışma vurgusu yapılarak,  "Bu ülkenin geleceği korkuyla değil adalet için verilen omuz omuza mücadeleyle yazılacak" denildi. İnisiyatif üyeleri yaptığı basın açıklamasında sözlerine, “‎19 Mart’tan bu yana Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen eylemlere katıldıkları için yüzlerce genç tutuklandı, kamuoyuna ve medyaya yansıyan veriler ve tanıklıklar tutuklanan gençlerin insanlık dışı koşullarda tutsak edildiklerini ve tutukluluk şartları hiçe sayılarak şiddete, işkenceye ve cinsel istismara uğradıkları iddiası dile getiriliyor, tüm bunlara rağmen adalet bakanlığı yargının tarafsız olduğuna dair söylemlerini fütursuzca sürdürebiliyor. Bu ülke bir hukuk ülkesi ise soruyoruz, neden 300 öğrenci tutuklandı, neden hala tutuklu öğrenciler var, ne yaptı bu gençler? Mafyaya rüşvet mi verdiler, karapara mı akladılar, yenidoğan ünitelerinde bebekleri mi öldürdüler, depremde çadır mı sattılar, pudra şekeri mi kullandılar, gözaltına alındıklarında bile üzerlerinde orantısız güç kullanan kolluğu darp mı ettiler, vandallık mı yaptılar? Elbette hayır, bugün burada hem onlar hem de anayasal haklarına sahip çıkmak için burada bulunan bu ülkenin hiç bir vatandaşı bunların hiçbirini yapmadı, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak bizlere dayatılan hukuksuzluklara adaletsizliklere, en temel insan haklarının bile gaspedilmesine karşı çıkıyoruz. Tıpkı tutukladığınız vatan evlatları gibi bizler de kayyum rektörlere, YÖK hegemonyasına, akademik, bilimsel özgürlüğün hiç edilmesine 'Yeter' diyoruz, tıpkı tutsak ettiğiniz o gençler gibi irademize dokunmayın, öğrenim haklarımızı elimizden almayın, gelecek nesilleri yetiştiren öğretmenlerimizi sürgün etmeyin, parasız, bilimsel, laik bir eğitimi bu ülkede alarak topluma faydalı bireyler olarak yaşamak istiyoruz, diyoruz. Mülakatın değil liyakatın esas alındığı, diplomalı işsizler ordusuna yeni neferlerin katılmadığı, güvenli bir gelecek, demokratik bir ülke ve her bir yurttaş için adalet isteğimizi anayasal haklarımızı kullanarak dile getiriyoruz, suçumuz bu mu? Anayasamızı tanımıyor, alenen ayaklar altına alıyorsunuz. Bu gerçeği, hem demir parmaklıklar arkasına attığınız arkadaşlarımız, hem de bizler, konuşma ve ifade özgürlüğü hakkına dayanarak dile getiriyor, iktidarınızın tüm yanlışlarına itiraz ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

Foto (3)-161

'GAZETECİLER SUSTURULAMAZ'
İnisiyatif açıklamasına, “Tüm bunlarla birlikte yasama, yürütme ve yargının yanında dördüncü erk olan basının karşılaştığı karanlık tablonun da farkındayız, karşısındayız. Dünya basın özgürlüğü endeksinde 180 ülkede 158. sıraya yükselmişken 18 gazeteci halen cezaevinde tutulurken sessiz kalıp yarattığınız kanaat suikastine katılacak değiliz. Mesleğini yapan gazeteciler haklarında açılmış davalarla, adli kontrol uygulamalarıyla baskı altına alınmaya çalışılıyor, dezenformasyon yasasından sonra gündeme getirdiğiniz etki ajanlığı tasarısıyla kendinizden görmediğiniz gazetecileri suçlu sayıyor, sahiplik eki eklediğiniz kalemşölerinize yazdığınız yazılarla hedef gösterdiğiniz gazetecilere saldıranlar cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Bunun en son örneğini ise iki gün önce artık aşina olduğumuz şekilde şafak operasyonuyla gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan’ın gözaltına alınmalarında gördük. Uğur Mumcuların, Abdi İpekçilerin izinden giden, basın meslek ilke ve eteğinden taviz vermeyen, kamu yararına habercilik yapan gerçek gazetecilerin, kamu olarakngelecek nesiller olarak yanlarında olduğumuzu bildiriyoruz. Özgür basının garantisi olan bu gazeteciler susturulamaz. ‎Hiç kimse unutmasın ki ülkemizin geleceği, iktidarın yaşattığı korkuyla değil, hak, hukuk, adalet için umudunu diri tutan halkın omuz omuza verdiği demokrasi mücadelesiyle yazılacak. İktidar, titanik gibi olan batışını durdurmak için elde ettiği zor gücünü kullanabilir, ancak gücünü bir aradalığından alan bilinçli gençlik mücadeleye devam ederek iktidarı tarihin derin sularında boğacaktır” denildi.

Foto (4)-90

 

Kaynak: ANTALYA EKSPRES GAZETESİ