ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, dershane, özel okul ve kurs merkezlerinde çalışan öğretmenler, ağır çalışma koşulları ve düşük maaşlarla mesleklerini sürdürmeye çalışıyor. Gece geç saatlere kadar süren ders programları, hafta sonları kesintisiz mesai gibi sorunlar özel sektörde çalışan eğitim emekçilerini tükenme noktasına getiriyor. Öğretmenler, taban maaş yasasının kaldırılması ve sözleşme güvencesizliği nedeniyle yıllardır istismara açık çalıştıklarını belirtti.
Foto (3)-170

ÖZEL HAYATIMIZ KALMADI
Son yıllarda eğitim alanında yaşanan dönüşüm, özel sektörde çalışan öğretmenleri derin bir çıkmaza sürükledi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel öğretim kurumlarına yönelik yeterli denetimi sağlamaması ve taban maaş uygulamasını kaldırması, patronları daha da pervasız hale getirdi. Kurs, dershane ve özel okullarda görev yapan öğretmenler, yasal boşluklar gerekçe gösterilerek 10 aylık sözleşmelerle çalıştırılmak isteniyor. Birçok kurum, bu sözleşmeleri imzalatmadan önce istifa dilekçesi dayatıyor. Maaşlar ise yıllardır asgari ücretin biraz üzerinde seyrediyor. Öğretmenler, geçim sıkıntısı, güvencesizlik ve psikolojik baskı arasında ayakta kalmaya çalışırken artık bu adaletsizliğe karşı Milli Eğitim Bakanlığı’ndan net ve kalıcı çözümler beklediklerini ifade etti. Özel bir kurs merkezinde görev yapan öğretmen Gülcan Eroğlu, yıllardır özel sektörde çalışan bir öğretmen olarak yaşadığı zorlukları dile getirerek, “Hafta içi sabah 09.00’da kurumda oluyoruz, gece saat 22.00 hatta bazen 23.00’e kadar derslerimiz sürüyor. ‘Ek ders’ adı altında bu kadar uzun saatler çalıştırılıyoruz ama ekstra bir ücret ya da izin hakkı tanınmıyor. Hafta sonu deseniz sabah 08.00’dan akşam 23.00’e kadar neredeyse aralıksız dersteyiz. Artık ailemi bile göremez oldum. Sosyal hayatım tamamen bitti. Özel hayat diye bir şeyimiz kalmadı. Her iznimde ya veli arıyor ya da yöneticimiz ‘acil’ diyerek iş yükü bindiriyor. Üstelik tüm bu emek karşılığında asgari ücretin sadece 2-3 bin lira üzerinde maaş alıyoruz. Yıllar geçiyor ama maaşlarımızda hiçbir iyileştirme yok. Şimdi bir de 10 aylık sözleşme dayatılıyor. Sanki biz öğretmen değil de mevsimlik tarım işçisiyiz. Öğretmenliğin itibarı kalmadığı gibi mesleki haklarımız da her geçen gün yok ediliyor. Bu koşullara artık sessiz kalmak istemiyoruz. Dayanacak gücümüz kalmadı. Güvencesiz öğretmen demek geleceksiz toplum demektir” ifadeleriyle yaşadıklarına tepki gösteriyor. Bir özel eğitim kurumunda çalışan öğretmen Fatih Gür ise, patronların yasal boşlukları bir sömürü sistemi haline çevirdiklerini ifade ederek, “Taban maaş yasasının kaldırılması ve belirli süreli sözleşme uygulaması özel sektörde öğretmenlerin kaderini patronların insafına bıraktı. Dershane ve kurslarda artık sıradan hale gelen uygulama şu: öğretmene 10 aylık sözleşme uzatıyorlar ama aynı anda bir istifa dilekçesi imzalatmak istiyorlar. Bu tamamen yasa dışı ama kimse denetlemiyor. Sözleşmesi bitince öğretmen hiçbir hak talep edemesin, kıdem tazminatı doğmasın diye bunu yapıyorlar. Bu kölelik değil de nedir? Üstelik öğretmen, her sene başında işsiz kalma korkusuyla aynı kuruma yalvarmak zorunda bırakılıyor. Bu yıl işin boyutu daha da değişti. Artık resmen ‘ya bunu imzala ya da kapı orada’ deniyor. Biz artık buna dur demek zorundayız. Örgütlenmeye çalışıyoruz, birbirimize sahip çıkmaya çalışıyoruz. Patronların bu dayatmaları karşısında yalnız olmadığımızı bilmek bizi güçlü kılıyor. Çünkü bu sadece maaş değil insanlık onuruyla ilgili bir mesele haline geldi” dedi. Gür ayrıca, 10 aylık sözleşmelerle öğretmenlerin yaz döneminde maaş alamadıklarını ve bu sürede de başka işler yaptıklarını ifade ederek, “10 aylık sözleşmelerle bizlere, yazın ne haliniz varsa görün deniliyor. Kimi öğretmen kafelerde kimi öğretmenler inşaatlarda kimileriyse farklı sektörlerde çalışarak hayatlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Bu şartlarda bir öğretmen kendisini nasıl geliştirip öğrencilerine faydalı olabilir ki? Bir öğrencinin kayıt ücretiyle bir öğretmenin yıllık ücreti aynı seviyeye gelmiştir. Hatta artık çoğu yerde bu durum öğretmeninde aleyhine doğru ilerlemektedir. Veliler gerçekten çocuklarının iyi bir eğitim almalarını istiyorlarsa önce oradaki öğretmenlerin çalışma koşullarına bakmaları gerekiyor. Bina, derslik ve sosyal imkân ne kadar iyi olsa da eğitimi veren öğretmendir” ifadeleriyle velileri de uyardı.

Kaynak: ANTALYA EKSPRES GAZETESİ