Antalya Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in ghaberine göre; Türkiye’nin birçok ilinde eş zamanlı olarak başlayan eylemlerin duraklarından biri de Konyaaltı Kent Meydanı oldu. Yasa tasarısının vicdani veetik olmadığını kısırlaştırma yerine öldürmeyle kolaya kaçıldığına dikkat çekilen eylemde grup adına basın açıklaması yapan  Hayvan Koruma Görevlisi Erkan Er, "Katliam yaparak, üst üste yığılacakları barınaklarda yavaş ve acılı ölümlerle yok ederek çözüm üretemeyiz. Bizi yönetenlere, uyuttuğunuz bir daha uyanmayacaksa, bunun adı cinayettir demek istiyoruz” dedi.
I M G 20240602 144109 549

KÖTÜ DEĞİL İYİ YANLARINI ALIN
Konyaaltı Kent Meydanı’nda toplanan hayvanseverler yasa tasarısına tepki göstererek geri çekilmesini talep etti. “Öldüren değil yaşatan yasa istiyoruz” sloganıyla tasarısının vicdani ve etik olmadığını belirtilen eylemde basın açıklamasını okuyan Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Erkan Er, tasarının zalimce ve asla kabul edilemeyecek bir şey olduğunu söyleyerek, “Bunın manevi yükü çok ağırdır. Bu yükü bir toplumun üzerine yüklemeye kimsenin hakkı yoktur. 21'inci yüzyılda yapılması düşünülen bu katliamı çocuklarımıza ve torunlarımıza nasıl açıklayacağız?" dedi. Er, “Burada kendi adına konuşamayan canlarımızın hakkını savunmak, onlara adalet istemek için toplandık. Bugün burada, 'Çocuklar mı ölsün köpekler mi ölsün' sorusuna karşılık, hiçbir cana zarar gelmeden çözelim' demek için bir araya geldik. Katliam yaparak, üst üste yığılacakları barınaklarda yavaş ve acılı ölümlerle yok ederek çözüm üretemeyiz. Kötü örnek, örnek değildir. O nedenle Avrupa ülkelerinin acımasız uygulamalarını karşımıza çıkarmayın. İlla Avrupa'dan örnek alacaksak, kadına, çocuğa, hayvana, doğaya, bir damla sularına sahip çıkışlarını; bunlara verdikleri değeri örnek alalım. Daha da iyisi, cana verdiğimiz değerle biz, onlara iyi örnek olalım. Ayrıca her ülkenin kendi gerçekleri ve renkleri vardır. Örneğin Hindistan'da sokaklarda inekler gezer. Endonezya'da maymunlar turistlerin eşyalarını kapıp kaçar. Amerika'da otoyolda karşıdan karşıya geçen timsaha yol vermek için araç sürücüleri tık çıkarmadan bekler. Kanada'da geyik gelir arabaya çarpar. Kimse de öldürelim diye tutturmaz. Çünkü dünya hepimizin” dedi.
I M G 20240602 143139 327

ZALİMCE VE KABUL EDİLEMEZ
Er sözlerine, “Bizi yönetenlere, uyuttuğunuz bir daha uyanmayacaksa, bunun adı cinayettir demek istiyoruz. Cinayet, zalimce ve asla kabul edilemeyecek bir şeydir. Manevi yükü çok ağırdır. Bu yükü bir toplumun üzerine yüklemeye kimsenin hakkı yoktur. 21'nci yüzyılda yapılması düşünülen bu katliamı çocuklarımıza ve torunlarımıza nasıl açıklayacağız? Diyoruz ki, biz merhametli bir toplumuz. Bizi, masum hayvanlara iftira attıklarını defalarca kanıtladığımız, foyalarını açığa çıkardığımız bir avuç trole değişmeyin lütfen. Öyle korkunç yalanlar savurdular ki, bir gün önce sokağındaki köpeğin yanından geçip giden insanlar, ertesi gün o hayvanı canavar gibi görmeye başladı. Onların kışkırttığı sorunlu insanlar, artık her gün kedi ve köpekleri vahşice öldürüyor. Yüzümüzü, şefkati ön planda tutan mevcut Hayvanları Koruma Kanunu ve bütün siyasi partilerin katılımıyla 2000 yılında hazırlanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu raporuna dönelim. Yıllarca yasanın kendilerine verdiği yükümlülükleri göz ardı eden belediyeleri artık görevlerini layıkıyla yapmaya teşvik edin. Belediye bütçeleri yeterli gelmiyorsa, kurulacak Hayvan Refahı Fonu ile destek sağlansın. Kırsalda kısırlaştırmaya sıcak bakmadıkları için köpek nüfusunun kontrolsüzce artmasına neden olanların bilinçlendirilmesini sağlayın.  Merdiven altı üretim yapanları; internet üzerinden cins hayvan satanları durdurun. Yurtdışından kaçak hayvan girişini engelleyin. Sahiplendikleri hayvanı terk edenlere ceza uygulayın. Hayvanlara yönelik suçları ciddi biçimde cezalandırın. Bir çok yerleşim yerinin yaban hayatı ile iç içe olduğunu göz önünde bulundurarak, gerçekte olmayan kuduz tehdidini sokak hayvanlarının üzerine yıkmayın. Bilim insanları hatırlatmaktan yoruldu. O nedenle biz hatırlatalım; bugün hayvan öldüren yarın potansiyel insan katilidir. Sırf bu nedenle olsa dahi hayvan sevgisi, yaşam hakkına saygı daha kreşten itibaren çocuklara aşılansın. Barınak ve rehabilitasyon merkezlerinde artık sadece yaşam hakkına saygılı, hayvan seven personel çalıştırılsın” ifadelerini kullandı.
I M G 20240602 143115 414

GÖREVİNİZİ YAPIN TOPLUMU AYRIŞTIRMAYIN
“Sivil toplum örgütleri, veteriner hekimler, gönüllüler olarak defalarca dediğimiz gibi kısırlaştırıp yaşatmak konusunda devletimizin başlatacağı seferberlik sırasında yanında olacağız” diyen Er, “Kalplerin kırılmayacağı, toplumun ayrışmayacağı, kendimizden ve bizi yönetenlerden utanmayacağımız, bugün kafamızı yastığa huzurla koyabileceğimiz; gelecek nesillere açıklamada güçlük çekmeyeceğimiz, dünyaya karşı başımızı eğmek zorunda kalmayacağımız çözüm yolunun kısırlaştırma olduğunu söyleyen bilim insanlarına kulak verin. Gelişmiş ülkelerde sokaklarda hiç hayvan bulunmadığı gerekçesinden yola çıkarak sokak hayvanlarının itlaf edilmesine yol açacak bir düzenleme ya da uygulama yapılması hayvanların yaşam hakkını ortadan kaldırmak demektir. İnsanın, hiç bir gerekçeyle bir türü ortadan kaldırma kararını ya da yetkisine sahip olmadığı kabul edilmelidir. Nitekim doğanın ve çevrenin korunması insanın sorumluluğunda bir alandır. Doğanın korunması, hayvanların korunması hususunu da kapsamaktadır. Yapılacak mevzuat çalışmalarında doğanın korunması sorumluluğu ve bilinci içerisinde hem insanlar gibi diğer türlerin refahı hem de gelecek nesillerin çevre ve yaşam kalitesinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu cümleler bizim değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi 27'nci dönem AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel'e ait. Kendisi Hayvan Haklarının Korunması İle Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi için Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu başkanı idi. Bu sözler, hazırlanan çok kapsamlı raporun sunuş yazısından alınmıştır. 7'si hükümet partileri AKP ve MHP'den olmak üzere her siyasi partiden temsilcilerin bulunduğu komisyonun bu raporu 4 yıl 2 ay önce hazırlayıp sunduğunu ve o günden başlayarak sorumluluklar yerine getirilseydi, bugün sokak köpeği diye yapay bir sorunumuzun olmayacağını hatırlatmak isteriz. Ayrıca 5199 sayılı hayvan hakları yasası çıktığından bu yana, hayvan hakkı savunan sivil toplum örgütlerinin yıllarca hükümet edenlere kısırlaştır, aşılat, yaşat çağrısı yaptığı, kapılarını aşındırdığı sırada bizlerin bunları büyük fedakârlıklara katlanarak yaptığımız gerçeğinden yola çıkarak, alaycı edalarla hayvan severler de elini taşın altına koysun diyenleri de esefle kınıyoruz” şeklinde konuştu.

I M G 20240602 143051 316

Kaynak: Antalya Ekspres Gazetesi