Puşt İksiri
Ne güzel değil mi böyle?
Ne zaman ballı börekli bir sabah toplantısı ,
Yedi Mehmet'de öğlen,
Denize karşı akşam yemeği oldu mu ordasınız!
Muratpaşa'dan servis kalkarken şöför efendinin yanı,
Vali'nin, Başkan'ın toplantısında en ağır misafir, baş köşe,
Fotoğraf karesine girmek için tam göbeğine objektiflerin....
Maşallah yeri geldi mi ayakkabı numarası ile aynı, pabuç gibi bir dil.
Ne mesleki deneyime saygı,
Ne büyüğüne hürmet,
Ne soru sormanın adabı.
Kimisi selamsız sabahsız,
Kimisi sahibinin sesi, anlamsız ölü it bakışlar,
Kiminin altında şortu,
Kiminin ayağında terlik,
Kimi akşamdan kalmış derbeder!
Oysa;
Batakhaneye gittiğin tişörtle makama çıkılmaz.
Sidikli donla toplantıya gelinmez.
Üç kitap okumakla entellektüel,
Akrostiş şiir yazmakla şair olunmaz!
Çatal sol elle tutulur,
Balığın bıçağı ayrı, etinki ayrıdır.
Makarna kaşığın içinde sarılır.
Suyun bardağı ayrıdır, şarapın ayrı.
Burbon blues'la içilir.
Rakının mezesi muhabbettir....
En güzel havyar Beluga'nındır.
Foie gras olarak bilinen de kaz ciğeridir. Fransızlarınki tercih edilir. Kızarmış ekmeğin üstüne sürülüp yenir.
Ne var ki illa kraliyet ailesinden gelmenize gerek yoktur bunları tatmak için.
Bizim oraların köylüleri göldeki Sarıkanattan havyar, yaban kazlarından ciğeri soylulardan çok daha erken keşfetmişlerdir!
Aslolan ruhtaki asalettir, damaktaki tattır....
Ne güzel değil mi böyle?
Gazeteciyim deyip hayattan rol kapmak.
Kavganın dışında seyirci kalmak.
Kopyalayıp yapıştırıp etliye sütlüye karışmamak.
Kimin haklı kimin haksız olduğunu bilmeden 'beğen' butonuna basmak!
Neresi güzel?
Ruhunu PKK'ya satmış ayyaş yazarın fırıldak kaleminin.
Neresi güzel?
FÖTÖ'den kapısına kilit vurdurmuşların arsız arsız ekranlarda cirit atması.
Ne yapalım unutalım mı kumpasları, ihanetleri, hainlikleri!
Nasıl bir küstahlık, arsızlık bu?
Nasıl bir kucak açma, sahiplenme utanmadan sıkılmadan!
Velhasıl puşt iksiri içirteceklerimin sayısına her gün bir yenisini ekliyorum, o kadar!