Bir zamanlar adı Rhizos olan bu şehirde, yüzyıllar önce Kolhisliler ve Makronlar yaşadı. Kendi halinde, denizle iç içe geçmiş bu halklar, Karadeniz’in derin sularından geçimlerini sağlayan, dağların arasında kaybolan patikalarda hayatlarını sürdürdü. Bir gün, uzak diyarlardan İyon kolonistleri çıkageldi. Onlar, Rize’yi bir ticaret limanına çevirdiler fakat zamanla, daha güçlü imparatorluklar bu zengin topraklara göz dikti. Roma İmparatorluğu, Karadeniz’in bu nadide köşesini egemenliği altına alırken Rize halkı Roma’nın gücünü iliklerine kadar hissetti. Ardından Bizans’ın güçlü elleri Rize’yi kucakladı. Yüzyıllar boyunca Bizans’ın himayesi altında kalan şehir, Arap akınlarına karşı savunuldu, dağlar ve denizler bu zorlu mücadelenin sessiz tanıkları oldu.
1461 yılına gelindiğinde, Karadeniz’in ufkunda başka bir imparatorluğun bayrağı dalgalandı. Fatih Sultan Mehmet, Rize’yi Osmanlı topraklarına kattı. Osmanlı’nın güçlü kanatları altında Rize, hem ticaretin hem de denizciliğin geliştiği bir şehir haline geldi. Osmanlı gemileri bu kıyılarda demirliyor, pazarlarında türlü türlü ürünler satılıyordu ancak en büyük değişim Cumhuriyet’in doğuşuyla geldi. 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulunca Rize de yeni bir kimliğe büründü. Şehri asıl değiştiren, çayın bu topraklarda kök salmasıydı. 1940’lardan itibaren Rize, çayın anavatanı oldu. Artık her baharda yeşeren çay filizleri, Rize halkının el emeğiyle toplanıyor, harmanlanıyor. O günden bugüne, Rize’nin çayı her fincanda, her yudumda Karadeniz’in kokusunu taşır oldu.
PEKİ, RİZE İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Rize, Karadeniz’in kıyısında, yeşil dağlarla çevrili bir belde olarak dikkat çekiyor. Bölgenin adı hakkında birçok teori bulunuyor. Bazı kaynaklara göre, Rize’nin adının Yunanca ‘pirinç’ anlamına gelen ‘Rhisos’ kelimesinden geldiği söyleniyor. Bu durum, bölgenin verimli topraklarının bereketini simgeliyor.
Diğer bir görüş ise Rize adının Rumca’da ‘dağ eteği’ anlamına gelen ‘Riza’ kelimesinden türediğini öne sürüyor. Bu bakış açısı, Rize’nin yemyeşil dağlarını ve doğal güzelliklerini ifade ediyor. Osmanlı döneminde ‘Rize’ kelimesinin ufak kırıntı veya döküntü anlamına gelmesi ise bölgenin doğal yapısına ve deniz kenarındaki taşların hikayesine işaret ediyor.
Ayrıca, Rize’nin adının tarih boyunca farklı değişimlere uğradığı, Erzincan’ın antik dönemlerinde ‘Eriza’ olarak bilinen yerin isminin zamanla Rize’ye dönüştüğü düşünülüyor. Bu durum, bölgenin tarihsel değişkenliğini gözler önüne seriyor. Sonuç olarak Rize’nin adı, tarih boyunca birçok hikaye ve anlam taşıyor. Her köşe başında farklı anlatılar ve efsaneler yer alıyor. Bu nedenle Rize, yalnızca bir yerleşim yeri değil, aynı zamanda geçmişin izlerini taşıyan canlı bir tarih olarak öne çıkıyor.