Antalya'nın eşsiz güzelliklerinden biri olan Cırnık Köprüsü, Manavgat yolu üzerinde, gizemli ve tarih dolu bir hikayenin anlatıcısı olarak varlığını sürdürüyor. Düden Şelalesi'nin sularının sakin akışına eşlik eden bu köprü, adeta zamanın kolları arasında bir tarihi ansiklopedi gibi, sessizce duruyor.
Köprü, doğu kanadında yüksekliklerin ve toprak dokusunun zorlayıcı tanzimlerine boyun eğerek, batıdan doğuya uzanan muhteşem bir yapı. Topoğrafyanın kendine özgü çizgileriyle dans eden bu eser, yaklaşık yüz metrelik bir yol üzerinde, batıda başlayıp kuzeydoğuya doğru kıvrılarak ilerliyor. Doğanın kucağında kendi özgürlüğünü arayan bu köprü, her dönemeçte manzaraya yeni bir bakış sunuyor, adeta bir ressamın tuvalindeki fırça darbeleri gibi.
TARİHİN İZLERİ
Hiçbir kitabesi olmamasına rağmen, Cırnık Köprüsü'nün yaşının derinliklerine inildiğinde, 13. yüzyılın ilk yarısında inşa edildiği tahmin ediliyor. Antalya'nın tarih sahnesindeki sessiz tanığı olan bu eser, zamanın akışına meydan okuyarak ayakta duruyor. Onarımlarla ve bakımlarla geçen yüzyıllara meydan okuyan bu köprü, Karahisâr-ı Sâhib Sancağı’ndan Kadı Süleymân’a ait vakfiyede bile yer almış, toplumun hafızasında derin izler bırakmış.
BİR ROMANIN İLHAM KAYNAĞI
Cırnık Köprüsü, hayal gücünün ve sanatın da ilham kaynağı. Fuat Kemal'in kaleminden doğan Cırnık Köprüsü isimli roman, bu muazzam eserin etrafında dönüyor. Roman, 17 Ağustos 1999 büyük Marmara depreminin izlerini taşırken, aynı zamanda köprünün taşıdığı mistik atmosferi ve tarihi dokusunu da sayfalarına yansıtıyor. Köprünün altında akan suların gizemli sesiyle birleşen roman kahramanlarının öyküleri, okuyucuyu Antalya'nın dar sokaklarından başlayarak tarihin derinliklerine sürüklüyor.
DOĞANIN VE İNSANIN BULUŞMA NOKTASI
Cırnık Köprüsü, doğa ile insanın buluşma noktası da aynı zamanda. Köprüden akan suların serinliğiyle tatlı bir melodiye dönüşen anılar, balık tutanlarla buluşur. İnsanlar, tarihle doğanın kucaklaştığı bu eşsiz köprüde, geçmişle geleceğin kesişim noktasında bulurlar kendilerini.
Cırnık Köprüsü, korunması gereken, Antalya'nın ve insanlığın ortak mirası. Sessiz sedasız yaşayan bu efsanevi köprü, her döneme meydan okuyarak ayakta duruyor ve hayata ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Geçmişin izleriyle dolu bu köprü, gelecek nesillere de ışık tutarak, tarih ve doğa sevgisiyle yoğrulmuş bir miras olarak varlığını sürdürecek.