Yeni yılın ilk yazısı… Birkaç gün tatil yapacağım demiştim. Yaptım. Tekrardan ‘merhaba’ diyelim. Antalya kendi rutininde devam ediyor. Bir yanda yağma ve yağmayla mücadele, diğer yanda spor, eğlence, muhabbet, dedikodu, geyik… Yani ‘cambaza bak’. Yağmanın arkasındaki siyaset, aynı zamanda halka cambazı gösteren parmak.  Batı cephesinde değişen bir şey yok. Yerel siyasetin tadı, tuzu da yok zaten. En ufak partinin il başkanı bile ses getirirdi eskiden; şimdi koca koca partilerin il başkanlarını tanıyan yok. Bu da ayrı bir mevzu…

BAŞKAN TELEFON BEKLİYOR
Yerel siyasetten bahsetmişken, yılbaşında sadece CHP İl Başkanı Nail Kamacı aradı. Mutlu yıllar diledi. Diğer gazetecilerde de durum farklı değildir. Yani mevzu, benim ne kadar sevildiğim, ya da sevilmediğimle ilgili değil. Siyasetçiler, milletvekilleri, belediye başkanları, meclis üyeleri filan kendilerinin aranmasını bekliyor muhtemelen. Gazeteci arayacak ve bağlılığını belirtecek. Sonra da gelsin ‘özgür basın’, gitsin ‘bağımsız medya’.

SİVİL TOPLUMU ARAYAN YOK
Diyeceksiniz ki, siyasetçiler, belediye başkanları, yılbaşında niye gazetecileri arasın ki? Sadece gazetecileri değil elbette, sanatçıları, şairleri, bilim insanlarını, sendikacıları, kadın kuruluşlarını, demokratik kitle örgütlerini, meslek odalarını da aramıyorlar. Ben gazeteci olduğum için, bu cepheden konuşuyorum. Fakat konuyu araştırdım. Bazı meslek örgütlerine, sendikacılara, dernek başkanlarına sordum, onları da arayan olmamış. Arayan tek isim CHP İl Başkanı Nail Kamacı.

BU GÜNDEM ANTALYA’YI EZER
Antalya’da yerel siyaset bir süredir etkisiz. Partiler tamamen kendi içlerine gömülmüş durumda. Yerel dinamiklerle temas yok. Yerel dinamikler birçok konuda, partilerin desteği olmadan, kendi gücü ve etki alanıyla hareket ediyor. Bu etkisiz, gündemsiz, kapalı devre yerel siyaset, yeni yılda da sürecektir. Üstelik ülkenin önünde daha güçlü, daha sarsıcı bir gündem var. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a kapıyı aralaması, DEM’in Bahçeli ziyareti, gündemin ortasına yerleşen Kürt siyaseti… Zaten gölgede olan Antalya siyaseti, iyice gölgeye gömülecek; ülke sınırlarını bile aşan bu genel gündemin altında kalacaktır.

Namazın reklamını da gördük
Yivli Minare’nin karşısına, İmaret ve Mevlevihane’nin arasına, Nigar Hatun Türbesi’nin önüne, Antalya’daki Selçuklu çekirdeğinin tam ortasına, gazeteci Yusuf Yavuz’un deyimiyle, ‘kazulet gibi’ bir tuvalet yapılıyor. ‘Yerli ve milli’ iktidarın, yerli ve milliliği bu kadar işte… ‘Ecdat, ecdat’ deyip, içine ediyorlar. Düşmanın aklına gelmez böyle bir çirkinlik, saygısızlık. Bu tuvalet inşaatının yanında da Diyanet’in billboardları duruyor. Billboardlardan birinde, “Antalya’nın en eski camisi olan Yivli Minare Camisi’nde namaz kıldınız mı?” diye soruyorlar. Namaz reklamı yapmışlar resmen. Şimdi sorsan Diyanet’e, “İbadetin gizlisi makbuldür” derler. İbadetin reklamı olur mu? Hem de kamu parasıyla?
Whatsapp Image 2025 01 06 At 09.12.23