Sağa öpücük, sola sinyal 

Son genel seçimlerde Antalya’da iki sol parti öne çıktı. Yeşil Sol Parti ve Türkiye İşçi Partisi. Bu iki partinin 160-170 bin oyu var. Oluşturacakları sinerjiyle bu oy 200 bine çıkar. ‘Oy’ diyoruz, ‘seçmen’ diyoruz, fakat ‘insan’ diye konuşmamız doğru olacak. Bu 2 sosyalist parti başta olmak üzere Antalya solunun, yaklaşık 200 bin insandan oluşan gücü, enerjisi var. Üstelik nicelikten değil, nitelikten bahsediyoruz. Yani bilinçli, ilkeli, kararlı bir kitleden, bir cepheden… Bu cephenin daha da genişleyeceği görünüyor. Çünkü CHP’nin kendi iç hesaplaşmasını yapmaması, değişmemesi, oy aldığı insanlara, kesimlere hesap vermemesi, özeleştiri süreçlerini işletmemesi, böylesi bir beklenti içinde olan insanları sol-sosyalist partileri yöneltecektir. CHP’den sosyalist partilere bir akış yaşanacak. Buna kongre süreçlerini, yerel yönetim performansını, belediyelerin yaptıklarını ve yapmadıklarını da ekleyin. Hesap çok kabarık olur.

200 bin kişiye parmak sallamak

Yaklaşık 200 bin kişilik bu sol-sosyalist cephe, Kürt oyları yerel seçimin düğümüdür. Dün de öyleydi, fakat son seçimlerde TİP’in de eklenmesiyle birlikte iyice belirgin hale geldi. Aklı ve yüreği solda atan, özgürlükten, emekten, demokrasiden yana insanlar artık alternatifsiz değil. Sol vicdan kendi örgütlerini, kurumlarını, kadrolarını oluşturuyor. Bunun güçlü bir dalgaya dönüşmesinin en büyük etkenlerinden biri gerici ittifak, diğeri ise CHP’nin hep bu öcüyü göstererek korkuttuğu kitlelerden oy devşirmeye çalışması. Fakat bu gemi artık yürümüyor. İnsanlar, “Bize oy vermezseniz AKP kazanır” teranesinden artık sıkıldı. Çünkü bu terane sadece orada kalmıyor, hainlik, işbirlikçilik suçlamalarına kadar varıyor. Kerameti kendinden menkul bir güruh, politika esnafı, siyaset cambazı, antin kuntinden beslenen bir öbek, hokus pokus erbabı ele geçirdikleri, çöktükleri, üşüştükleri yerden halka parmak sallayarak besleniyor. 

Kendi derdine düşenler

Oysa insanlar, kitle, halk, vatandaş, adına ne diyeceksek işte o kesimler, yani sen, ben, biz, bu bir avuç esnafın dışında konuşmak istiyoruz. Gittikçe güçlenen bir dalgaya dönüşüyor bu talep. Yerel seçimler için sandığa gidinceye kadar da sürecektir bu büyüme. Tabii sonrasında da… Sadece oyunu değil, o oyla birlikte desteğini, güvenini, enerjisini de aldığı kitleye hesap verebilecek siyasi yapılar, partiler önümüzdeki sürecin belirleyicisi, anahtarı olacak. Yeni nesil bir sosyalizm, sol mücadele, zamanın ruhunu yakalayan ilerici partiler gündemde. Sol kendini yeniliyor. Sosyalist mücadele yeni bir dil, yeni bir program, zamanın koşullarına uygun bir çizgi peşinde. Temel çelişkiye, emek mücadelesine odaklanan bir siyaset giderek yayılıyor. Geri çekilmiş, cılızlaşmış, gücünü yitirmiş emek örgütleri önümüzdeki süreçte yeniden güçlenecektir. Peki siyaset, mesela CHP ne kadar hazır bu dalgaya? Gördüğümüz kadarıyla hiçbir hazırlığı yok. Tamamen kendi derdine, daha doğrusu partinin tepesindeki ekibin iktidar kaygısına düşmüş bir parti izlenimi veriyor. Fotoğraf böyle…

Sosyalist belediye hedefi

Bu fotoğraftaki karakterlerin sol-sosyalist seçmen nezdinde bir inandırıcılığı var mı? Her seçim döneminde işleyen ‘arka kapı siyaseti’ bu sefer de iş görür mü? Hayır… Şu anki CHP’nin sol-sosyalist seçmen nezdindeki inandırıcılığı, seçimin ikinci turunda Zafer Partisi’yle yapılan protokolle birlikte bitti. Solcu, sosyalist siyasetçileri genel merkeze arka kapıdan alıp, kimse görmesin diye arka kapıdan yolcu eden CHP eşrafının, ırkçı bir partiye dünyaları vermesi, önüne bakanlıklar sermesi asla açıklanabilir bir durum değil. Sol-sosyalist kesim için bu bir milat. Artık hiç kimse sırtının pışpışlanmasını kabul etmeyecektir. Yerel seçimlere işte bu çerçeveyle gidiliyor. Antalya’daki sol-sosyalist kitle, açık bir protokol, net bir program, dürüst vaatler ve inandırıcı söylemler olmadan herhangi bir teklife olumlu karşılık vermez. TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “Antalya’ya sosyalist bir belediye çok yakışır” hedefini koydu zaten. Bu sadece TİP’in değil, bütün sosyalist camianın hedefi olacaktır.