Gizem dolu topraklarda, Antalya'nın ışıltılı güzelliklerinden sadece 115 km uzaklıkta, tarih kokan bir şehir yükseliyor: Sagalassos. Deniz seviyesinden 1700 metre yükseklikte, bu antik kent, ilk keşfi 1706 yılında Fransız gezgin Paul Lucas'ın dikkat çekici keşfiyle tarihe adını yazdırmış.
ROMA İMPARATORLUĞU'NUN İNCİSİ
Pisidia Bölgesi'nin gururu olan Sagalassos, Roma İmparatorluğu Dönemi'nin en görkemli şehirlerinden biriydi. Roma etkisinin hüküm sürdüğü bu topraklarda, şehirdeki yapıların büyük bir çoğunluğu Roma'nın altın çağına ait.
Kent, girişte sizi tarihle sarhoş eden konutlarla karşılıyor. Aşağıda hamam, kireç ve metal fırınları, çarşı ve çeşme, yukarıda ise tiyatro, kütüphane, seramik üretim merkezi ve daha birçok tarihi eserle dolu bir öykü anlatıyor. Sagalassos'un taşları arasında dolaştıkça, Roma'nın ihtişamının izlerini sürmek mümkün.
GÜN YÜZÜNE ÇIKAN TARİH
1990 yılından beri, Belçikalı, Türk ve diğer ülkelerden araştırmacılardan oluşan bir bilimsel ekip, Leuven Üniversitesi öncülüğünde Sagalassos'ta kazı çalışmalarını sürdürüyor. Ancak bu sadece bir akademik çaba değil; Ağlasun halkı da kazı ve restorasyonlarda aktif bir rol oynuyor. Açığa çıkarılan ve restore edilen eserler, Ağlasunluların özverisi ve emeğiyle buluşuyor.
ANTONİNLER ÇEŞMESİ
MS 161-180 yılları arasında Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde inşa edilen Antoninler Çeşmesi, Roma İmparatorluğu'nun gösterişli bir simgesiydi. Ancak 500 yılında yaşanan deprem, çeşmeye büyük hasar verdi. Işıltılı Afyon mermerinden yapılmış, şelaleli bir çeşme olan Antoninler Çeşmesi, yedi farklı renkteki taşları ve tanrı Dyonysos'a ait heykelleriyle büyüleyici bir sanat eseriydi.
28 metre uzunluğunda ve 9 metre yüksekliğindeki bu yapı, tamamen tanrı Dionysos'a ithaf edilmiş sembollerle dolup taşıyor. Heykeller, çeşmenin nişlerinde Dionysos'un tanrısal güzelliğini sergilerken, çeşmenin zarif detayları adeta zamanın donmuş bir anı gibi geçmişin ihtişamını yansıtıyor.
Ancak tarih, Sagalassos'u koruma iradesiyle başa çıkamamış. MS 6. yüzyılda meydana gelen bir diğer deprem, Antoninler Çeşmesi'ne büyük zarar vermiş ve yapılan kazılarda sadece Dionysos heykelleri bütün olarak bulunabilmiş. MS 650 yılında meydana gelen ikinci deprem ise çeşmeyi tamamen yıkarak, bir zamanlar bu topraklarda hüküm süren ihtişamlı geçmişi yok etmiş. 1800 yıl sonra birçok ülkenin ortak çalışmasının sonucunda çeşme ayağa kaldırılmış ve günümüzdeki halini alarak ziyarete açılmış.
SAGALASSOS'UN MİRASI VE GELECEĞİ
Bugün, Sagalassos Türkiye'nin en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olarak öne çıkıyor ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi için geçici kabul almış durumda. Bu antik kent, kazılar ve restorasyonlar sürecinde birleşen kültürlerin, bilim insanlarının ve halkın emeğiyle de yaşatılıyor.
Sagalassos'un yıkıntıları arasında dolaşan ziyaretçiler, Roma'nın görkemli geçmişine bir yolculuk yapar gibi hissediyor. Antoninler Çeşmesi'nin zaman içinde kaybolan ihtişamı, bir zamanlar bu topraklarda hüküm süren medeniyetin izlerini taşıyor. Ve bu izler, geçmişin anılarını sonsuza kadar canlı tutuyor.
