Sakarya'nın hikayesi, M.Ö. 3000'li yıllara kadar uzanıyor. O zamanlar, insanlar toprağa ve doğaya hükmetmeye başlamış, Sakarya Nehri'nin etrafında yaşam bulmuşlardı. Bu topraklarda, Frigler, Lidyalılar, Yunanlılar ve Persler gibi büyük uygarlıkların izleri bulunuyor. Her biri, Sakarya'ya kendi izlerini bıraktı. Zamanla Sakarya, bir tapınaklar, pazarlar ve zengin kültürel miraslar şehri haline geldi. Roma İmparatorluğu'nun genişlemesiyle birlikte Sakarya'nın kaderi bir kez daha değişti. Bu topraklar, Roma yollarının önemli bir kavşağıydı. İnsanlar burada ticaret yaptı, el sanatları gelişti ve şehir büyüdü. İlerleyen dönemde Sakarya, Bizans’ın güçlü şehirlerinden biri oldu. Hristiyanlık, burada kök saldı ve şehir kiliselerle doldu. Şehir, önemli bir dini merkez haline geldi.
1453'te Osmanlı İmparatorluğu İstanbul'u fethedince, Sakarya da Osmanlı topraklarına katıldı. Artık bu topraklarda Osmanlı’nın izleri hissediliyordu. Sakarya, köyleri ve kasabalarıyla büyümeye başladı. Tarım, sanayi, köle ve asker düzeniyle köklü bir değişim geçirdi. Osmanlı’nın güçlü ordusu, şehri ve çevresini korudu ve bölgenin zenginlikleri arttıkça şehir de gelişti fakat Sakarya, en çok bir başka büyük olayla hatırlanıyor: Sakarya Meydan Muharebesi. 1921 yılında, Türk Kurtuluş Savaşı'nın en kritik anlarından biri burada yaşandı. Türk ordusu, Yunan ordusuna karşı büyük bir zafer kazandı. Bu zafer, Türk milletinin bağımsızlık yolunda attığı en büyük adımlardan biri oldu. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Sakarya'da destan yazdı. Bu zafer, bir halkın özgürlük mücadelesinin simgesi oldu.
Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Sakarya yeniden doğdu. Önceleri Adapazarı adıyla Kocaeli’nin bir ilçesi olan şehir hızla sanayileşti, fabrikalar kuruldu, yollar yapıldı ve en nihayetinde Sakarya 1954 yılında bağımsız bir il haline geldi. Bugün, Sakarya hala tarihinin izlerini taşıyor. Şehir, sanayisiyle, ticaretiyle, doğasıyla her geçen gün daha da büyüyor. Sapanca Gölü gibi doğal güzellikler, şehre gelenleri büyülüyor. Tarihi köyler ve kasabalar ise geçmişin izlerini barındırıyor. Sakarya, hem geçmişin izleriyle hem de modern yüzüyle güçlü bir kimlik kazanmış durumda ve Sakarya, tarihin derinliklerinden bu günlere kadar gelen bir şehir olarak hala Türkiye'nin önemli illerinden biri. Bu topraklarda geçmişin, bugünün ve geleceğin birleştiği, her adımında bir hikaye barındıran bir şehir. Her köşe başında, her taşın altında bir iz var, her rüzgarın içinde geçmişin fısıldayan sesi duyuluyor.
PEKİ, SAKARYA’NIN İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Sakarya ili, adını topraklarından geçen ve Karadeniz'e dökülen Sakarya Nehri'nden alıyor. Bu nehir, ilin ortasında Güney-Kuzey doğrultusunda akıp il topraklarını ikiye bölüyor. Sakarya Nehri’nin adının kökenine dair bilgiler, Frigler dönemine kadar uzanıyor ve birden fazla rivayet var. Bir görüşe göre Sakarya Nehri'nin adı, Eskişehir'in Çifteler ilçesinin 3 kilometre güneydoğusunda yer alan antik Sangia şehrine dayanıyor. Bu antik kentteki kaynaktan çıkan sular, önce küçük bir göl oluşturup ardından akışa geçerek Sakarya Nehri’nin kaynağını oluşturuyor. Bu yüzden, antik kent Sangia’nın adının zamanla nehre verildiği düşünülüyor. Diğer bir rivayet ise Frigler dönemine dayanıyor. M.Ö. 7. yüzyılda bölgeye hükmeden Frigler, nehirlerini kutsal kabul ediyorlardı ve Sakarya Nehri’ne Frig tanrısı Sangari’nin adını vermişlerdi. Bu ad zamanla Sangarios olarak anılmaya başlandı ve daha sonra bölgedeki coğrafi ve kültürel değişimlerle birlikte Zakharion halini aldı. Zakharion’un anlamı da 'saldırgan' veya 'sert' gibi tanımlamalarla ilişkilendiriliyor.
Bir başka rivayet ise Bitinya Kraliçesi Sangarius’un adının nehre verildiği yönünde. M.Ö. 3. ve M.S. 4. yüzyıllar arasında bölgeye hükmeden Bitinya Kraliçesi’nin adını nehre bırakmış olabileceği düşünülüyor. Bunun dışında, yerel halk arasında anlatılan başka bir hikaye de Sakar Dede adlı bir ermişle ilgili. Bu hikayeye göre Sakar Dede, nehrin üzerindeki köprüden geçmeye çalışırken parasız olması sebebiyle hakarete uğrar ve köprüden geçirilmez. Sakar Dede, bir keramet gösterir, dua eder ve nehrin yönünü değiştirir. Bu mucizevi olay sonrası nehrin adı Sakar Dede'ye verilir. Bugün, Erenler ilçesi sınırlarında, Sakar Dede'nin türbesi hala ziyaret edilebiliyor.