Saldım çayıra mevlam kayıra!

Haydi, gelin bir parça zülfü-yare dokunalım. Toplumun en hassas noktası, gençlere dokunalım. Onlar ki ülkemizin tek çıkış noktası, geleceğimiz. Baba ocağında kendine bir fırsat bulamayan, bulamayınca da umudu yaban ellerde arayan, fırsat eşitliğinden yoksun gençlerimiz. Bakınız, yapılan araştırmanın rakamsal sonucuna göre, yaşları 18 ila 20 arasında olan gençlerin üçte biri yoksul. Eğitime erişimi kısıtlı, kalem tutması gereken eller tarlada veya inşaatlarda çalışmaktan nasırlı. Teknolojiden yararlanma oranlarına hiç girmeyelim içinden çıkılmaz. Ne yazık ki bu ne mecaz, ne benzetme. Peki soralım mı, gençlere reva görülen hayat bu mu?

***

Cumhuriyetin sunduğu nimetlerden gençlerimiz neden yoksun? Gençlerin eğitime erişimi adaletli mi? Neden fırsat eşitliğinden yoksun? Onların talep ve isyan çığlığını duyan yok mu? Ve de gençlerin yitip giden umutlarının hesabını kim verecek? El cevap.

***

Allah selamet versin, memleket insanı olarak her şeye alıştık. Yokuş aşağı mı gidiyoruz, yoksulluğa mı mahkum oluyoruz biri bize anlatsa bunu. Misal statüsü değil de, cüssesi küçük olan esnafın hali pür melal-i. Bir kere herkesin derdi fatura. Amma velakin bu yüzde 150'lik elektrik faturası, küçük esnafın isyanı olmuş da 'kepenk indiririm'e kadar getirmiş. Oysa asıl çarpacak olan fatura Ocak ayında gelecek. Bir haftalık zamlı tarifenin yansıdığı fatura bile esnafa darbeyi vurduysa. Can yakacak olan henüz yolda.

***

Esnaf ışıkları kapatmış müşteri varsa açıyor, müşteri kapıdan çıkar çıkmaz esnaf elektrik düğmesini şaak indiriyor. Çözüm mü değil. Küçüğü de, büyüğü de esnaf fatura şokunda. En insaflısından 7-8 bin lira ve üzerinde gelen elektrik faturaları işyeri kapatır olmuş şimdiden. Ehh bunun işyeri kirası, vergisi, çalışanın maaşı sigortası derken geriye ne kalıyor. Esnafa göre kapıya kilit vurmak.

***

Sonunda enflasyona da şerbetlendik. 'Ne haliniz varsa görün' mü deniyor millet anlamakta zorlanıyor. Da, artık büyüklere değil kendilerine soruyor 'ne olacak halimiz' diye. Ehh yeri gelmişken bir iki soru da biz soralım. 'Fiyat istikrarı nasıl sağlanacak?' 'Zengin hep zengin, fakir hep fakir. Gelir dağılımı neden adaletsiz?' 'Vatandaşın ekonomiden beklentisi neden göz ardı ve kulak arkası ediliyor?' Hani deniyor ya 'yiğit muhtaç olmuş bir kuru soğana'. Öyle yani.