İsrail’in Gazze’ye saldırılarında bizim kanallar her saat bir rakam geçiyor. Şu kadar Filistinli öldü! Hamas’a ders vereceği iddiasıyla Filistin’e başlattığı saldırılarını çoluk, çocuk, hasta, yaralı dinlemeden sürdüren İsrail’i hiçbir güç durduramıyor ve dünya bu katliamı izliyor. Nereye kadar sürecek bu saldırılar? Bir gün mutlaka bitecek. Daha kaç yüz bin insan suçsuz yere bu savaşta can verecek? Bu saldırılar durmalı, bu savaş bitmeli.
Dünya tarihinde milyonlarca insanın can verdiği savaşlar yaşandı. Uzun sürenler, kısa sürenler, hepsi barış anlaşmaları imzalanarak sonlandı. Peki ya gidenler?
Hitler’in, Mussolini’nin sonunu biliyoruz.
Biraz daha geriye gidersek, Napolyon Bonaparte’nin ‘Birleşik Avrupa İdeali’ vardı. Ne oldu? Bu ideal Waterloo Savaşı ile sona erdi. On binlerce ölü!
Uzun yıllar savaştığı ezeli rakibi İngilizlere karşı savaşı kaybetti.
Waterloo Komutanı Mareşal Ney'i yanına çağıran Napolyon, savaşın neden kaybedildiğini sorar.
Komutan Ney, nedenleri sıralamaya başlar.
-Sebep çok sayın Napolyon
-Birincisi barut bitti.
-İkincisi, diye devam etmek isteyince Napolyon onu susturur.
-Ötekileri saymana gerek yok der.
Napolyon midesinden rahatsızdır.
Hastadır. Önceki savaşlardaki gibi ordusunun başında değildir.
6 saat süren savaşı yönetmesi mümkün değildir.
İngilizler çok güçlüdür.
Napolyon’un hırsı ona hata yaptırır.
Mağlubiyet kaçınılmazdır.
Bu yenilgi ile Napolyon ve İngiltere arasında 23 yıl süren savaş sona erer.
Napolyon bu savaşı kazansaydı ne olurdu?
Avrupa'nın tarihi belki yeniden yazılacaktı ama olmadı.
***
İbret alınacak ders!
Napolyon esir alınır. İngiliz hükümetine sığınır.
İngiliz komutan Weelington'a şunları yazar;
'İngiliz kanunlarının himayesine sığınıyor ve bu kanunların tatbikini, düşmanlarımın en güçlüsü, en devamlısı ve en alicenabı olan sizden istiyorum'
Napolyon, 20 yıl hakaret ettiği İngilizlere böyle teslim olur.
İngilizlerin himayesinde bir bakımevinde yatalak bir hasta olarak ölür.
İngiliz komutan Wellington'un ise savaştan sonra şu sözleri tarihe geçer;
'Nasıl savaş kaybedilir biliyorum ama hiçbir şey bir insanın bu kadar arkadaşını kaybetmesi pahasına savaş kazanmasından daha acı verici olamaz'
Tarih hep şunu yazar;
Savaşlar sahada değil, masada kazanılır.
Bir dönem dünyayı titreten adamla ezeli rakibi arasındaki yazışmalardan görüleceği gibi savaş hiçbir sorunun çözümü olmuyor.
Hırs, asla aklın önüne geçmemeli.
***
Torunlarımla aynı okulda, aynı sınıfta yan yana okuyan Rus ve Ukraynalı anadan, Türk babadan doğma çocuklar; Kiminin adı Elsa, Eva, kiminin adı da Mert, Aden. Savaşan ülkelerin çocukları bunlar. Okul anneleri sohbet ediyor. Aynı dili konuşuyorlar. Bir zamanlar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği çatısı altında yaşayan iki toplumun insanları. Bugün, ülkeleri savaşıyor ama onlar dost.
Her savaş sonunda barışla bitiyor ya kayıplar!
Savaşın kazananı yok.
Tarihte bunun örnekleri çok görüldü.