Ülkemizde ve özellikle Antalya’da çok kullanılan bir sözle başlamak istiyorum:” Sen adamın dibisin Eto’o.” Senin Antalyaspor’a transferinin gündemde olduğu günlerde sana ne b..lar atmadılar bir bilsen…
Ne göbeğin kaldı, ne yaşın…
Utanmasalar ya da yese taaa Kamerun’a gidip senin vukuatlı nüfus kayıt örneğini çıkaracaklardı…
Ama tabir-i caiz ise ağızlarının tam tersi yemedi…
Sadece oynadığın futbolla değil, futbol bilginle, insanlığınla nasıl dünya yıldızı olduğunu bu İrlandalı’lara öyle güzel kanıtladın ki solukları kesildi, dilleri tutuldu.
Antalya’nın ve Antalyaspor’un adını dünyaya duyurdun… FİFA, UEFA davetleri, kura çekimleri, Rusya, Putin derken onlara öyle bir kapak yaptın ki ömür boyu unutamazlar.
Bu kent ve bu takımın taraftarı da seni unutmayacak…
İçin rahat olsun.
Antalya seni öylesine bağrına bastı ki istesen de söküp atamazsın…
Dün doğum gününde kafanda kırılan yumurtaların üstüne dökülen un gibi kalbin de pırıl pırıl, tertemiz ve bembeyaz.
Rengin zaten bizler için hiç önemli değil…
Öyle bir kompleksin olmadığını iyi biliyorum.
Olsun sen bizim kardeşimiz, evladımızsın. Adem ile Havva’dan gelen bir neslin çocuklarıyız.
Sen ne güzel adamsın be Eto’o.
Kafanda yumurtalar kırılırken.. Una bulanırken..Eleştirilirken hep gülüyorsun.
Senin yerinde ve kariyerinde bir başkası olsa burnundan kıl aldırmaz. Yanına adam yanaştırmazdı.
Yıllık 3 milyon Euro’ya anlaştın. Sadece attığın gollerin kazandırdığı parayla kulübe kendini bedavaya getirmiş oldun.
Dünya medyasında bu ülkenin ve Antalya’nın haftalarca spor gündeminde kalması da işin cabası…
Ben senin yerinde olsam vatandaşlık başvurusu yapar bu vatanın evladı olurdum…
Zaten bizim canımız kardeşimizsin…
Seni doğuran anaya helal olsun.
İyi ki varsın ve buradasın Eto’o…