Sevgili dostlar!

Bu yazının sosyal medyanın içerisinde yok olup gitmesine gönlüm razı olmadı.
Eğer tarihe bir dip not düşülecekse bir kenarına benim adım ilişmeliydi.
Bir gün birileri, çocuklarım, torunlarım, onların çocukları ve herhangi bir insanoğlu yazılarımı karıştırırken,
Bu yazıya ulaşmalıydı.
Bu gün kalemimi masanın üzerine bıraktım ve köşemi Nevzat Çevik hocaya bıraktım..Saygılarımla/14 Temmuz 2016 Bu gün bu yazının üzerine
ben tek satır yazmam!
Sevgili Dostlar,
Sizlere teşekkür etmek istiyorum. Beni, ısrarla inandığım ideal dünya ve ideal üniversite beklentilerimin derinliğinden çıkardınız ve şimdiki zamanın ölçütleriyle biçimlenmiş oyunun armağanlı kurallarının her daim geçerli olacağına ikna ettiniz.
Sizlere teşekkür ediyorum: Çok keyifli bölüm sohbetlerinde güzel ve aydınlık yüzler ve akıl dolu bakışlarınızla tanıştırdınız. Aslında oya dönüşmese de aydınlık gelecek umudumu tekrar yeşerttiniz. Seçim sonuçları bu umudumu yok etmedi. Çünkü biliyorum ki günlük geçici beklentiler ve korkular ve daha başka kaygılar çıktı önünüze. Oyunun kuralları buydu ve nihayetinde ne ben ne de siz bu kuralları en azından şimdilik değiştiremezdiniz.
İnandığım dünyaya ve ideal üniversiteye prim veren sadece inanmış 37 kişinin olması buruk bir anlamaya yol açtı elbet.
Seçim sürecindeki görüşmelerimizde ve dolaylı olarak duyduklarımdan biliyorum ki oydan çok daha fazlasını kazandım. Bir tek kötü söz, bir tek eleştiri almadım. Yani ben yanlış aday değildim. Aslında sizin de suçunuz yoktu: Zamanın ruhu yanlıştı.
Bana inanan arkadaşlarıma karşı da mahcubum: Özür borçluyum.
Diğer adayları tebrik ediyorum. Hepsi benden iyi ve benden nitelikli olduklarını aldıkları oylarla kanıtladılar. Buna sevindim elbet: Kötüler elenmeli. Ve siz de elediniz.
Bu yazı, zamanınızdan son çalışımdır.
Ama elbette son merhabam değildir.
Her şey için teşekkür eder: Mutluluklar dilerim.
Dostlukla kalın.
Nevzat Çevik