GÜNDEM

Sizin binanız ne kadar güvenli?

Antalya’daki art arda depremler, vatandaşların binalarının güvenliğini sorgulamasına neden oldu. Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Yüksel Karaman, tahribatsız inceleme yöntemleriyle binaların güvenliğinin belirlenebileceğini belirterek bu yöntemlerin önemini vurguladı

ANTALYA’DA son günlerde yaşanan depremler, “Benim binam ne kadar güvenli?” sorusunu gündeme getirdi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Yüksel Karaman, depremler sonrası binaların güvenliğiyle ilgili büyük bir hassasiyet oluştuğunu belirtti.

Karaman, “Depremler, insanların binalarının güvenliğini sorgulamaya başlamasına neden oldu. En doğal hakları, güvenli ve huzurlu binalarda yaşamak. Vatandaşlardan gelen en büyük taleplerden biri, bina güvenliğini karot almadan, binaya zarar vermeden öğrenebilmek. Bu talepleri yerine getirebilmek için tahribatsız inceleme yöntemlerine başvuruyoruz” dedi.

TAHRİBATSIZ YÖNTEMLERLE GÜVENLİK TESPİTİ
Binaların güvenliğini tespit etmek için kullanılan tahribatsız inceleme yöntemlerinin önemine dikkat çeken Yüksel Karaman, “Ultrasonik sismik cihazlarla yapılan ölçümlerle taşıyıcı kolon ve kirişlerdeki çatlaklar, kılcal boşluklar gibi hasarları tespit edebiliyoruz. Bu, binanın bir nevi tomografisini çekmek gibi. İnşaat mühendisleri, bu verilerle binanın taşıyıcı sistemleri hakkında bilgi sahibi olabiliyorlar” diye konuştu.

1999 SONRASI YAPILAR DAHA GÜVENLİ
1999 depreminden sonra yapılan binaların, yapı denetim zorunluluğu ile inşa edilip deprem yönetmeliğine uygun hale getirildiğini vurgulayan Karaman, “Ancak 2000 yılından önce yapılan binaların durumu hala belirsiz. Bu binalarda, yapı radarlarıyla taşıyıcı sistemlerin durumu ölçülerek demirlerin yatay ve düşey konumları gibi veriler elde edilebiliyor” dedi.

ZEMİN VE TEMEL DURUMU HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Antalya’daki depremler, zemin ve temel koşullarının da önemini gözler önüne serdi. “Maraş, Hatay, Adıyaman ve İzmir Bayraklı'daki depremler, rezonans etkisi nedeniyle çok sayıda binanın yıkıldığını gösterdi” diyen Karaman, zemin tipine bağlı olarak alüvyon ve kaya zeminlerinde farklı doğal periyotlar olduğunu belirtti. Karaman, “Eğer bina periyodu, zemin periyoduna yakınsa rezonans riski vardır. Bu da büyük bir tehlike oluşturur” dedi.

Karaman, “Zemin dinamik özelliklerini ölçmek için mikrotremör yöntemiyle yapılan ölçümlerle zemin salınımları ve bina ile zemin arasındaki etkileşim incelenebiliyor. Ayrıca, deniz kenarındaki bölgelerdeki temellerin durumu da dikkatle incelenmesi gereken bir diğer konu. Kazık ya da jet grouting temellerinin durumu, özellikle 10-20 yıl sonra sorgulanabilir. Bunu önlemek için yapı radarlarıyla temelin derinliği, çapı ve donatısı hakkında bilgi topluyoruz” dedi.

JEOFİZİK YÖNTEMLER, BİNA GÜVENLİĞİ İÇİN KRİTİK
“Jeofizik mühendislerinin kullandığı tahribatsız inceleme yöntemleri, inşaat mühendislerinin bina güvenliğiyle ilgili doğru kararlar alabilmesi için kritik bir araç” diyen Karaman, “Bu yöntemler sayesinde binaların güvenliği hakkında net verilere ulaşabiliyor ve riskler daha erken tespit edilebiliyor. Bu da vatandaşların güvenli bir şekilde yaşaması için büyük önem taşıyor” diyerek sözlerini tamamladı.