TÜRKİYE'NİN birçok şehrinde, sokaklarda yaşayan kedi ve köpeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Birçok nedenle sokaklara terk edilen hayvanlar, açlık, hastalık ve kötü hava koşullarıyla karşı karşıya kalıyor. Sokaklarda yaşayan hayvanlar için bu zorlu yaşam şartları, hayatlarını tehlikeye atıyor. Sokak hayvanlarının sorunlarına çözüm ararken, birinci adım olarak onları sahiplenmek gerektiği unutuluyor. Gün geçtikçe daha fazla insan, evcil dostlarını sokaklara terk ediyor. Ev koşullarına uyum sağlamış bu canlıların sokakta hayatta kalma yüzdeleri ise oldukça düşük.
SOKAĞA BIRAKILIYORLAR
Hayvan Hakları Federasyonu’nun verilerine göre terkedilen evcil hayvanların yüzde 60’ı ilk hafta, yüzde 85’i terk edildikleri ilk bir ay içerisinde hayatlarını kaybediyor. Onları korumak insanların sorumluluğunda iken ne yazık ki ülkemizde uygulanan kanunlar nezdinde hala eşya olarak değerlendiriliyorlar.
GÖNÜLLÜLER VE YARDIM KURULUŞLARI ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR
Türkiye genelinde birçok gönüllü ve hayvansever, sokak hayvanlarına yardım etmek için ellerinden geleni yapıyor. Sokak hayvanlarının beslenmesi, sağlık hizmetlerinin verilmesi ve barınma imkanlarının sağlanması için çeşitli sivil toplum kuruluşları çalışmalarını sürdürüyor. Ancak bu kuruluşlar yetersiz kaynak ile karşı karşıya. Gönüllüler, Türkiye gibi ekonominin her geçen gün daha büyük zorluklarla mücadele etmeyi gerektirdiği ve veterinerlik hizmetlerine erişimin oldukça pahalı olduğu bir ülkede, yaptıkları işin altından kalkabilmekte güçlük çekiyor. Pek çok hayvan koruma derneği bu sebeple çok büyük borçla faaliyetlerini sürdürmeye çalışıyor. Finansman bulamayanlar ise ilk iki yıl içerisinde kapılarını kapatmak zorunda kalıyor.
HAYATI SOKAK HAYVANLARINA ADADILAR
Sokak hayvanları için uzun süredir mücadele eden Sibel Çakır ise bu anlamda öncü isimlerden birisi. Çakır tarafından kurulan Angels Farm Sanctuar, İzmir’de tüm türden hayvanların refahı için gönüllü çalışmalar yürütüyor. Çiftlik, her ay yüksek miktarda borçlanarak, hayvanların tedavisi ve refah içinde hayatları sona erene kadar yaşamalarına olanak sağlıyor. Borçlar, yardım kampanyaları, bağış etkinlikleri ve sabun, takvim, zeytinyağı gibi hayvanlar sömürülmeden üretilen ürünlerin satışlarıyla karşılanmaya çalışılıyor. Sistemli işleyen bir gönüllü kuruluşta bile borçlanmadan bakım ve tedavi hizmetlerinin karşılanabilmesi mümkün değilken, hayvanseverlerin nasıl bir bireysel yükün altına girdiğini tahmin etmek çok da zor değil.
KISIRLAŞTIRMA ÇOK ÖNMELİ
Devlet tarafından, yerel yöneticiler eliyle hayvanların refahı için verilmesi gereken en önemli hizmet ise kısırlaştırma. Veteriner Hekim Hasan Bardak, hayvan nüfusunun kontrolünü sağlamak için hayvanları toplatıp ormanlara terk etmenin ya da küçük alanlara hapsetmenin vicdandan yoksun bir seçim olduğunu vurgulayarak, sokak hayvanları için beslenme, barınma, aşılama ve kısırlaştırma gibi temel hizmetlerin belediyeler tarafından daha etkin bir şekilde sağlanması gerektiğini belirtiyor. Beslenme ihtiyacının karşılanabilmesi için ise sokaklara yeterli miktarda beslenme odakları yapılması ve mama yeterli.
HAYVANLARA HAKLARI TESLİM EDİLMELİ
Yaralı, hasta veya bakıma ihtiyaç duyan hayvanları rehabilitasyon merkezlerine veya sokak hayvanlarına yardım eden gönüllü kuruluşlara yönlendirmek, atılabilecek önemli bir adım. Fakat sıkça karşılaşılan haberler göz önüne alındığında pek çok insan için barınaklara güvenebilmek mümkün görünmüyor. Sokak hayvanı barınağı ve rehabilitasyon merkezleri sık sık hayvanlara uyguladığı istismar ve kötü muameleyle gündeme geliyor.
KANUN UYGULANMIYOR
Tüm bu sebeplerle, 5199 Sayılı Hayvan Hakları Koruma Kanunu ise ne belediyeler ne de diğer taraflarınca etkin bir şekilde uygulanmıyor. Bu durum da kanun koyucunun, bazı türlerin tehlikeli olarak belirlenip en temel hak olan yaşam haklarını ellerinden alacak düzenlemeler yapmalarına kadar varıyor. Bütün bunlara rağmen sokak hayvanları için umutlu bir gelecek doğru adımlar izlenirse mümkün görünüyor. Ancak bu, toplumun ve hükümetin daha fazla çaba sarf etmesini gerektiriyor. Sokak hayvanlarının yaşamlarını korumanın, bir insanlık görevi olduğunu unutmamak gerekiyor. ÖZEL HABER/ STAJYER ÖĞRENCİ ASLI GÖRGÜLÜ
