Malum altın, altın çağını yaşıyor. Birikimini altın ile değerlendirenler kazanıyor, bankada altın hesabı veya yastık altı olanlar... Yani alabilen de altına yatırım yapan da karlı. Kuyumcu vitrinlerinde süzüm süzüm süzülen mücevherler, çil çil altınlar alıcı bekliyor. Bekliyor da, kuyumcu dükkanının kapısından içeriye girmek de mangal gibi yürek istiyor. Piyasa derseniz altına teslim olmuş. Sarı maden, Dolar'ı, Euro'yu sollamış gitmiş. Alıcısını kazandırır, bakıp geçeninin keyfini kaçırır olmuş.
***
Efendim şimdi nereden çıktı bu altın muhabbeti demeyin. Zira altın, sevenin de sevmeyenin de ekonomik açıdan günlük takip ve muhabbeti. Hele bir de mevsim düğün ayları olunca, işler değişiyor. Şu günlerde benim de derdim altın piyasasını takip etmek, yakın markajımda. Aslında mücevheri pek sevmem, altını ise hiç sevmem. Gözüme gözüme batar. Ama gelin görün ki çok sevdiğim canım yeğenim, evlilik hazırlığı içinde. Ağustos'ta dünya evine girmeye hazırlanıyor. Eh, hala olarak İzmir'e, düğüne eli boş gitmek olmaz. Düğün kültürümüze yakışır, altın takı takmak gerekiyor. Bütçe nereye kadar el verirse artık, ama adı mutlak altın olmalı, adettendir!
***
Kuyumcu kuyumcu dolanır oldum Temmuz sıcağında. Yani, içimden de geliyor helalinden şöyle okkalı bir bilezik takmak yeğene. Yıllar var ki kuyumcu dükkanından değil içeriye girmek, vitrinlerine bile pek takılmam ama dikkatimi çeken, kuyumculardaki müşteri sirkülasyonu. Biri giriyor diğeri çıkıyor. Altınların tamı, yarımı, çeyreği her ne ise gramlar tartılıyor, kredi kartları cüzdanlardan çıkıyor, cırrtt.
***
Ben ise bir kenara pusup beklemedeyim. Zaten benimle de pek ilgilenen yok. Esnaf anlıyor galiba kaygılı müşterinin halinden tavrından. Onlar aynı zamanda insan sarrafı da olmuş. Lafı dolandırmadan, ben girdiğim her kuyumcudan eli boş döndüm. Fiyatlardan haberim olmadığı için, okkalı tarafından bilezik alma gafletine düşmüşüm. Biraz daha tasarruf yapmam gerekecek, düğüne yüzümün akıyla gidebilmek için. Derdime sizi de ortak ettim ya, kalmayın kusura.
Yani ez-cümle demem o ki altın, altın çağını yaşıyor. Alan da birikimini altına yatıran da karlı. Elbette bu karlı yatırım için birikim gerekiyor. Öyle belli bir maaşla, büyüklerin dediği gibi 'dişimden tırnağımdan artırayım'la olmuyor bu işler. Tasarruf mu dediniz? Zaten zorunlu tasarrufta değil miyiz a canım? Her neyse sözüm yastığının altı boş olanlara! Gönlünüzce bir hafta diliyorum.