Aslında Ahmet Hakan köşesinden önerdi filmi.
‘Her gazetecinin bu filmi izlemesi gerekir’ diye yazmıştı.
Mesleğimize yeni bir heyecan katar diye hafta sonu oturup izledik.
Spotlight…
Film , gazetecilerin büyük haberler yaparken geçirdikleri zorlu süreci anlatıyor.
The Boston Globe’nin spotlight takımı sübyancı papazların peşine düşüyor.
Hikaye bilindik.
Başpiskopos tarafından gizlenmek istenen olaylar , sorunu görmezden gelmeye çalışan Kardinal ve gazeteciler.
Böyle hassas bir konuyu gazeteci olarak işlemek sıkar! Eğer bir toplumun kutsalında midenizi bulandıran işler oluyorsa ve siz bunu ortaya çıkartıyorsanız, belgeler, bilgiler elinizdeyse ve üstelik bu iğrençlik örtbas ediliyorsa.
Din ve din adamları suçun içindeyse, ister suçlu olsun ister örtbas eden ya da görmezden gelen ister Amerika’da Globe’de çalışın isterseniz Türkiye’de Antalya Ekspres’te elinizdeki haber zordur.
Altın Küre’de en iyi yönetmen ve en iyi senaryo dalında iki ödüle layık görülen film az bilinen bir konunun cesaretle sinemaya taşınması açısından önemli.
Aşksız, cinselsiz, şiddetsiz, kansız ama gerilimi yüksek bir filmin de ortaya çıkartılacağının kanıtı olarak da izlenebilir bir film.
Hele, ülkemizde ‘medya bunun üzerine niye gitmiyor’ diye sorulduğu günlerde her iki taraf için tatmin edici de!
Film öylesine anlaşılır ve sessiz ki empati yapmanız için size zaman veriyor.
Spotlight ekibindeki gazetecinin sübyancı rahipleri araştırırken birisinin de kendileriyle aynı mahallede oturduğunu bulması ve tedirginliği ve habere daha cesaretle asılması hikayeye başka bir boyut katıyor.
Bana kalırsa her şeyi bildiğini zanneden gazeteci arkadaşlar için, Ahmet Hakan’dan bana, benden sizlere gerçeklerle yüzleşmek için küçük bir öneri….