Her insan için temel bir hak olan suya ulaşım, geliri olmayanlara kamusal destekle sağlanmalıdır. Bu çerçevede yerel yönetimler tarafından vatandaşlara temel ihtiyaç oranında içme ve kullanma suyu ücretsiz olarak verilmelidir.
İklim değişikliğinin bölgemizdeki olumsuz etkileri göz önüne alınarak, yeni su politikaları oluşturulmalıdır. Su kıtlığının çözümünde su tüketiminin sektörler arası dağılımı dikkate alınmalıdır. Ülkemizde 2021 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre toplam suyun %71'i tarımda, %18'i sanayide, %11'i içme ve kullanma suyu olarak evlerde tüketilmektedir. Su israfının önlenmesi ve doğru su kullanım politikalarının oluşturulmasında, sektörel kullanım oranları önem kazanmaktadır. Ülkemizde nüfusun ve suyun yersel dağılımı birbirinin tam tersidir. Bu ters orantı yine doğru politikalar ile düzenlenmelidir.
Su kaynaklarının sürdürülebilirliği çerçevesinde politikalar oluşturulurken, suyun geri dönüştürülmesi değerlendirmeye alınmalıdır.
Su problemine kriz yönetimi değil risk yönetimi mantığı ile yaklaşılması önem arz etmektedir. Bu bağlamda arz ve talebin doğru belirlenmesi ve yönetilmesi, doğru yatırımların doğru zamanda yapılması son derece önemlidir. Deprem sonrasında yaşanan arz sıkıntıları kriz ve risk yönetiminde sınıfta kaldığımızı ortaya koymuştur.
Tarım arazileri ve dere yatakları hiçbir şart altında yapılaşmaya açılmamalı ve yasalarla koruma altına alınmalıdır.
Yeraltı sularını akıllıca kullanmak, kirlilik ve aşırı tüketimden korumak hedefler arasına alınmalıdır. Ülkemizde yeraltı sularının bilinçsiz ve yoğun tüketimi toprak bütünlüğüne ciddi zararlar vererek obrukların (çökük) ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Su, tüketileceği yere ulaşana kadar buharlaşma, sızma, şebeke altyapısı gibi sebepler yüzünden kayıplara uğramaktadır. Bu kayıpların azaltılması yönünde tedbir ve iyileştirmeler gerçekleştirilmelidir.
Deprem ülkesi olma gerçeğinden hareketle barajların yapımı için yer seçimi ve yapı sağlamlığı kontrolleri bilim ışığında yapılmalıdır.
Şehir şebekelerinin periyodik bakım ve yenilemesi ihmal edilmemelidir.
Su beka sorunudur, su kaynaklarımızın stratejik bir kitle silahı olarak kullanılabileceği göz önünde bulundurulmalı, sabotaj eylemlerine karşı yönetim politikaları oluşturulmalı ve gündeme getirilmelidir.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak toplumsal sorumluluğumuz gereği başta ilgili bakanlıklarımız olmak üzere konunun bütün paydaşları ile iş birliği yapmaya ve sorunların çözümüne dair üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz.
Su hayattır, su kaynaklarımızı korumak öncelikli hedefimiz olmalıdır. Artık kaybedilecek zaman kalmamıştır.
Bilimi temel almayan yönetimler su sorununu asla çözemeyecek…
Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Ali Manavoğlu