SAKLIKENT Koordinasyon Toplantısı'nın 2'ncisi, Saklıkent Kayak Merkezi'nde yapıldı. Vali Münir Karaloğlu başkanlığındaki toplantıya kamu kurum ve kuruluşlarının il müdürleri katıldı. Toplantıda kayak merkezi bölgesinde faaliyet gösteren mermer ocaklarının kayak turizmi, bölgenin doğal yapısı ve iklimi, TÜBİTAK Gözlemevi'nin gökyüzü gözlemleri ve teleskoplarına, bölge halkının sağlığına ciddi etkileri konuşuldu. Geçen yılki toplantıda gündeme gelen mermer ocaklarıyla ilgili oluşturulan koordinasyon kurulunun yaptığı incelemelerde ise tamamının da ruhsat alanlarının dışına izinsiz çıktığı tespit edildi. Saklıkent'e geçen yıl 37 bin olan ziyaretçi sayısının ise bu yıl 197 bine yükseldiği açıklandı.

50 KİLOMETREDE DENİZ VE KAYAK

Antalya'nın 12 ay sürdürülebilirlik turizm kapsamında Saklıkent'in hem kayak hem de yayla turizmiyle çok değerli olduğunu belirten Vali Münir Karaloğlu, Saklıkent'in sorunlarıyla ilgili toplantıda alınan kararların ardından ilgili kurum ve kuruluşların üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı. Antalya merkezde çok güzel bir hava olduğunu, yurt dışından gelen misafirlerin denize girebildiğine dikkat çeken Vali Karaloğlu, 'Ama biz 2 bin 200 rakımda eksi 3 derecede bir kayak merkezindeyiz ve burası Antalya'ya 50 kilometre uzaklıkta. Bu büyük bir nimet. Biz bu nimetin kıymetini bilemezsek Allah bunun hesabını bizden sorar' dedi.

MERMER OCAKLARI DAĞI YOK EDİYOR

Saklıkent Yapı Kooperatifi Başkanı Emin Altıner, geçen seneye kadar izinleri olmamasına rağmen gece boyunca da çalışan mermer ocaklarının bu yıl gece çalışmalarının durduğunu ama gündüz çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Ocaklardan düşen kayaların evler ve yoldan geçen araçlar için can ve mal güvenliği açısından büyük tehdit oluşturduğunu belirten Emin Altıner, bölgedeki asırlık ardıç ağaçlarının tozdan yok olmak üzere olduğunu söyledi. Mermer ocaklarının Saklıkent'in arkasındaki dağı hızla yok ettiğini belirten Altıner, 'Bu durumda kayak merkezinde karın kalma süresi de azalacağından ileride kayak turizmini de olumsuz etkileyecektir' diye konuştu.

KANSER VAKALARI ARTTI

Mermer ocaklarının TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nin gökyüzü araştırmalarına zarar verdiğine de dikkat çeken Emin Altıner, 'Bölgedeki kanser vakalarının arttığı, bölgedeki su kaynaklarına zarar verdiği de raporlarla belirlendi. Bölgedeki bir su kaynağı 5 km çevresi koruma altında olmasına rağmen bu ocaklar işlevlerine maalesef devam etmekteler. Bu sorun sadece Saklıkent'in değil Antalya'nın sorunudur. Doğa ve insan sağlığına zarar veren ocaklarla mücadeleyi hep beraber yapmamız gerekiyor. Bir köylü kadınımız mermer tozundan kanser oldu' dedi.

OCAKLAR İZİN SAHASI DIŞINDA

Koordinasyon Kurulu'nun yaptığı incelemelerle ilgili sunumda ise bölgedeki toplam 5 mermer ocağının tamamının ruhsat sahaları dışına çıkarak çalışmalar yaptığının tespit edildiği belirtildi. Çalışma izin sahalarından çıkarak sınırı aşan mermer ocaklarının bu alanları daha çok posa ve mermer atıklarını atmak amaçlı kullandığı kaydedildi. Bu duruma tepki gösteren Vali Karaloğlu, orman ve tarım alanlarına yapılan bu aşımlar konusunda ilgili kurumların yöneticilerini gereğinin yapılması konusunda uyardı. Sunuma göre 5 ocağın ruhsat tarihlerinin birinin 2019'da, birinin 2020'de, ikisinin 2022'de, birinin de 2035'de sona ereceği kaydedildi.

TELESKOPLARIN ÖMRÜ KISALIYOR

TUBİTAK Ulusal Gözlemevi'nin gökyüzü gözlemleri ve ABD, Rusya, Japonya gibi ülkelerle ortak uluslararası uzay gözlemlerin yapıldığı milyonlarca değerindeki büyük teleskoplara verdiği zararlar hakkında da TUG Müdürü Prof. Sacit Özdemir bilgi verdi. Teleskopların aynalarının normalde 5 yılda bir yıkandığını belirten Prof. Özdemir, mermer ocakları nedeniyle bu sürenin önce 3 yıla, bu yıl da 2 yıla kadar indiğini dile getirdi. Prof. Özdemir, '2 yıl içinde aynalarımızın yansıtıcılığı düştü. Bunun en önemli nedeni mermer tozu. Temizlik sonucunda çıkan tozları analiz ettiriyoruz ve gördük ki en baskın ikinci bileşen kalsiyum. Kalsiyumda mermer ana maddesi. Birinci bileşen silisyum onun nedenleri başka ama kalsiyumun, mermer tozunun katkısının yüksek olduğunu görüyoruz. Her ne kadar gece çalışmalarını durdurmuş olsalar da teleskop aynalarımızın üzerinde etkisini hala görüyoruz. Ne kadar çok yıkarsak yüzeyindeki kaplaması da o kadar büyük tahrip görüyor, erken tükeniyor yani. Sık yıkamak teleskopların ömrünü kısaltıyor' diye konuştu.

KAR TUTMA MEVSİMİ DE KISALACAK

Kooperatif Başkanı Emin Altıner, Koordinasyon Kurulu ve TUG Müdürü Prof. Dr. Sacit Özdemir'in sunumlarının ardından konuşan Vali Münir Karaloğlu, bir mermer ocağının aştığı sınırın evlere en yakın, tepeyi yok ettiği alan olduğuna dikkat çekti. İlgili kurumların bu taşma olaylarına niye müdahale etmediğini de sorgulayan ve tepki gösteren Vali Karaloğlu, 'Tabi ki ülkemizde madencilik faaliyetleri önemli ve yapılmasın demiyoruz ama Türkiye'ye şu kadar döviz kazandırıyor bahanesiyle de bölgenin, tabiatın, doğal varlığımız yok edilemez. Burada bir tepe yok ediliyor. Belki o yok edilen tepe dolayısıyla orada iklim değişecek ve kayak merkezindeki kar tutma mevsimi kısalacak. Onun için madenciliğe tamam, evet ama kirletici, yok edici, çevreyi tahrip edici madenciliğe izin vermememiz lazım' dedi.

'GEREĞİNİ YAPIN BUNLARIN'

Her kurumun kendine düşen görevle ilgili durumdan vazife çıkarmasını isteyen Vali Karaloğlu, 'Hiç kimsenin Allah'ın taşını kesip 'para kazanıyorum' diye bizi hasta etmeye, çevreyi yok etmeye hakkı yok. Buna izin vermeyeceğiz. Özellikle hassas bölgelerde hiç vermeyeceğiz. Burada bir kayak merkezi var, zaten verilirken hata yapılmış ve doğal bir tepeyi göz göre göre yok etmesine göz yummayız. Özel mülk de olsa maden ocağı oradan çıkaracağı posaları istediği gibi dökemez. Ben kiraladım gidip oraya dökerim öyle bir şey yok. Gereğini yapın bunların. Teleskop deyip de geçmeyin, gözlemevinde yaklaşık 75 milyon TL bütçeli yeni bir teleskop projemiz var. ASAT'ın su kaynaklarıyla ilgili ciddi itirazları var bölgedeki su kaynaklarının kirlendiğiyle ilgili raporları var' dedi.

ÇEVRECİ MADENCİLİK UYARISI

Madenciliğin olacağını ve 'hiç olmasın' demediklerini ifade eden Karaloğlu, 'Ama lütfen artık madencilerimizin de toplumun hassasiyetlerini dikkate alarak faaliyetlerini sürdürmesi lazım. Bu konuda kamunun da, özel sektörün de, toplumun da hassasiyetleri var ve her geçen gün bu hassasiyet artıyor. Bu hassasiyetlere uygun hem kamu hem özel sektör dikkate almak durumunda. Yoksa nihayetinde kamu ve yasadan gelen gücümüzü kullanmak durumundayız ve kullanacağız. Artık daha çevreci ve çevre dostu madenciliği öğrenmemiz, uygulamamız gerekiyor. Özellikle Antalya gibi doğasından, güzelliğinden para kazanan bir şehirde herkesin doğayı koruma görevi vardır. Başka şehirlerde doğayı tahrip edelim demiyorum ama biz Antalya'da bir kat daha dikkatli olalım' diye konuştu. (DHA)