Bu hafta sonu bisiklet sevenler için yoğun geçti. 12-15 Eylül tarihleri arasında Tour of İstanbul, 14-15 Eylül’de Türkiye Kupası 5. Etap Yarışları, bir de Pamukkale GranFondo Yarışları yapıldı.
Niyetimiz Pamukkale’ye gitmekti ama çocuklarımızla yarışmak daha cazip geldiği için Isparta yarışlarına katıldık. Hem onların ilk yarışları olacaktı hem de bizim de ilk defa federasyonun düzenlediği bir yarışı tecrübe etme şansımız olacaktı.
Gerçek bisiklet dünyasına hoş geldiniz. Büyük bir uyanış yaşadık, bugüne kadar katıldığımız yarışlar 'laylaylom'muş, boyumuzun ölçüsünü aldık.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen spor kulüplerinin yaş kategorilerine göre yarıştıkları bir organizasyondu. Federasyon kulüplerin barınma, yeme-içme vs. bütün ihtiyaçlarını karşılıyor.
Cumartesi günü sabah 9’da genç kategori (17-18 yaş grubu) ve masterlar start aldı. Bu yarışta kısa parkur uzun parkur diye bir ayrım yok. Eğirdir Gölü etrafında 87.5 kilometrelik bir parkuru bitirdiler. Birincilerin ortalama hızları 38‘di. Bu yarışta bizim master erkeklerden iki babayı kaybettik. Bu tür yarışlarda peletondan kopup arayı açarsan gözünün yaşına bakmadan anında çipini söküp süpürücüye atıyorlar. Neyse ki bir babamız, medar-ı iftiharımız süpürücülere yakalanmadan yarışı tamamladı. Bu yarışta süpürücüye yakalanan bir arkadaşımız ertesi gün Pamukkale Granfondo’da kendi kategorisinde birinci oldu.
Ben U17 (15-16 yaş) kategori grubuyla yarıştım. Tek master bendim, çocuklar bana ‘teyze senin burada ne işin var’ bakışı atıyorlardı. Bense bu canavarların arasında nasıl hayatta kalırım diye düşünüyordum. Şaka bir tarafa çocuklar pırıl pırıl, gözlerinde şimşekler çakıyor. Yolları bahtları açık olsun. Grup aşırı heyecanlıydı. Start verilir verilmez iki pedal attık çocuğun biri düştü. Bu çocukları hiçbir şey durduramazdı. Hemen kalkıp devam etti ve yanlış hatırlamıyorsam yarış sonunda kürsü gördü. Ben ise pedal kesip peletonla arama mesafe koydum. Benim yarışım değildi, bana parkuru tamamlamak yeter de artardı. 15 kilometrelik parkurda 4 tur atacaktım ama olmadı. İlk turu bitirdiğimde çok geride kaldığım için benim de çipimi aldılar. Çipsizler grubuna ben de dahil olup destek ekibine geçtim.
Sağlık olsun, amaç çocukları desteklemekti. Kızlar, U15 (13-14 yaş) kategorisinde yarıştılar. Onlar da aynı parkurda 2 tur attı. Sonuç harikaydı. Daha çok yeni olmalarına rağmen pes etmediler ve parkuru bitirdiler.
Ertesi gün ise sporcular zamana karşı yarıştı. Yine yaşlarına göre belli mesafeleri tek başlarına start alarak en kısa sürede bitirmeye çalıştılar. Takımın erkekleri destan yazdı. Onlar sayesinde Türkiye’nin en iyi 2. Takımı seçildik ve kupamızı aldık.
Yarışların başlangıçları ve bitişlerini izlemek inanılmaz keyifliydi. Özellikle son 200 metrede nasıl efor harcadıklarını, nasıl savaştıklarını, varlarını yoklarını nasıl ortaya koyduklarını görmeniz lazımdı. Bu çocukları birkaç yıl sonra profesyonel takımlarda göreceğiz. Bu izlediklerimiz sadece fragmandı.
Hem bizim hem de çocuklarımız için inanılmaz bir deneyim oldu. Artık çocuklar ne yaşayacaklarını biliyor. Bisiklet acılı bir spor ama acı ne kadar artarsa sonundaki mutluluk da bir o kadar büyük oluyor. Resmen hem fiziksel hem de ruhsal büyük bir savaş veriyorsunuz. İçinizden bir savaşçı çıkıyor. Bizim çocuklar zehri aldı, ortam çok hoşlarına gitti. İçlerindeki savaşçılar uyandı, savaşmaya hazırlar, gerisini rakipleri düşünsün.