İYİ Parti Genel Sekreteri ve Antalya Milletvekili Uğur Poyraz katıldığı bir televizyon programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hukuk sisteminde yaşanan sorunların dış yatırımcıyı nasıl etkilediği sorusunu yanıtlayan Poyraz, “. Ortalama bir şirketin hukuk müşaviri ‘Oraya koyacağınız temsilcinin yarın başına ne geleceğe belli değil’ cümlesini kurduğu anda yabancı yatırımcı için Türkiye cıs” dedi.
ADALET MAHKEME KARARI DEĞİLDİR
Hukukun yalnızca adliye binalarında değil hayatın her alanında olduğunu vurgulayan Poyraz, Bütün Türkiye'deki kamuoyu araştırmalarına bakın. Birinci sırada Türkiye'nin önemli sorunu ekonomi işte hayat pahalılığı falan var. Yüzde 60-65 oranında. Yine bu araştırmalara göre Türkiye'de adaletle ilgili sorun yüzde 6-7’lerde ve sıralamada dörtte beşte. Yani sıralama dörtte beşte olması ayrı bir konu. Yüzde 60’la yüzde 7 arasındaki makası yüksekliği ayrı bir konu. Adalet denince herkes mahkemeden çıkan kağıt zannediyor. Mahkeme kararını zannediyor. Hayır. Benim çocuğum mülakatta elenirken falanca parti mensubu çocuğunu mülakattan geçiriyorsa bu adalet problemidir. İstihdam değil, adalet problemidir bu. Eğer ben bu memlekette kamu bankasından kredi almak için gittiğimde elli tane takla atıp hatta araya adam bulmaya çalışıyorsam ama başka bir iktidar partisi ya da onunla birlikte hareket eden partilere mensup olan ilçe yöneticileri, milletvekilleri veya onların çoluğu çocuğu, torunu torbası rahatlıkla bu kamu bankalarından krediler alabiliyorlarsa uygun rakamlarla. Bu da bir ekonomi problemi değil, yine adalet problemi. Yani bakın adalet dediğiniz şey öyle mahkeme binaları, hakimler, savcılar falan değil. Adalet dediğiniz şey hayatın her alanında hakkaniyetin sağlanmasıdır. Hukuk ise adaleti tecelli ettirmek için koyulmuş kurallar bütünüdür” ifadelerini kullandı.
“HUKUK EKONOMİ’NİN BESMELESİDİR”
Hukuk sistemindeki sorunlara dışarıdan bakan yabacı yatırımcının Türkiye pazarına girmekten çekindiğini ifade eden Poyraz, “O yüzden şimdi hukuk devleti, hukuk devleti, herkes aynı şeyi şiir gibi tekrarlayıp duruyor. Hukuk devletini önce devlet uygulayacak. Ben uygulayamam ki vatandaş olarak. Yani bugün Türkiye'de benim hakkım gasp edildiğinde, benimle ilgili bir sıkıntı olduğunda nereye gideceğim? Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de gitmem bakanlığa da gitmem. Ben mahkemelere giderim. Biraz önce program girişinde de Can Atalay örneğini verdiniz. Can Atalay benim babamın oğlu değil. Sonuçta bir milletvekili. Kendisiyle dünya görüşlerimiz farklı olabilir, şu olabilir, bu olabilir. Adamı şu an Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yargısı esir tutuyor ya. Bunu tartışacak hiçbir şey yok. Yani herhangi bir ortalama hukuk fakültesinde okumuş ve okulu bitirmiş, ortalama zekadaki herhangi biri bu yapılanın açıkça hukuka aykırı olduğunu görür ve bilir. Bakın şimdi biz adaletten bahsediyoruz. Mahkemeye giden bir adam, bir milletvekili hala mahpusta. Yani kuralları siz yazmışsınız, Anayasa değişikliğini siz yapmışsınız. İktidarınız yapmış. Kendi yaptıkları anayasa değişikliğini uygulamayan da yine kendileri. Ekonominin besmelesidir hukuk. Diyelim ki biz yabancı yatırımcıyız dedik ki Türkiye'de güçlü bir pazar var, oraya girelim. Ortalama bir şirketimizin hukuk müşaviri şunu söyler; ‘Oraya koyacağınız temsilcinin yarın başına ne geleceği belli değil”. Bu cümleyi kurduğu anda yabancı yatırımcı için Türkiye cıs” dedi.