Dünya üzerinde değer taşıyan, korunması gereken doğal oluşumlar, tarihi eserler, sitler ve anıtlar, ‘Dünya Mirası’ statüsünde kabul edilmektedir. Türkiye’de, ‘Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğu altında yürütülen çalışmalar sonucunda, günümüze kadar, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne, 19 adet varlığımızın alınması gerçekleşmiştir. Antalya’da Xanthos – Letoon, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir. Kentimizde yer alan diğer tarihi ve kültürel eserler de Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almaktadır. Bugün ki yazımızda bu geçici listede yer alan tarihi yerlerde bir gezintiye çıkacağız sizlerle. İşte o listede yer alan unsurlar…
KÜLTÜREL ESERLER VE GEÇİCİ LİSTEYE ALINDIKLARI TARİHLER ŞÖYLE:
400’ü aşkın antik şehir ve tarihi değer ile onlarca doğal mirasın bulunduğu Antalya’dan ise sadece Kaş ilçesindeki Xanthos Antik Kenti’nin bulunduğu belirtilen raporda, Türkiye’den 78, Antalya’dan ise 7’si kültürel, 2’si doğal ve kültürel olmak üzere toplam 9 eserden bazılarının 25 yıldır geçici listede bekletildiğine dikkat çekildi. Kültürel eserler ve geçici listeye alındıkları tarihler şöyle: ‘Karain Mağarası-1994. Alanya Kalesi ve St. Nicholas Kilisesi-2000. Likya Uygarlığı Antik Kentleri ve Perge Antik Kenti-2009. Aspendos Antik Kenti Tiyatrosu ve Su Kemerleri-2015. Yivli Minare Camii-2016. Güllük Dağı-Termessos Milli Parkı ve Kekova Batık Kent 2000.KARAİN MAĞARASI
Karain Mağarası, Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından biridir. Denizden yüksekliği 430-450 metre. Antalya'nın 30 km kuzeybatısında eski Antalya-Burdur karayoluna 5–6 km uzaklıkta bulunan Yağca köyü sınırları içinde bulunuyor. Antalya'ya uzaklığı 27 km'dir. Yeryüzünde bilinen paleolitik mağaraların çoğu sadece bir dönemi temsil ederken Karain alt, orta ve üst olarak kesintisiz bir katmanlaşma göstermekte ve bu katmanlardan elde edilen veriler, özellikle Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki bağlantılar ve göç yolları hakkında fikir vermesi açısından önem taşımaktadır. Karain'den ele geçirilen Anadolu'da bilinen en eski insan kalıntılarının yanı sıra mağarada ortaya çıkarılan taşınabilir sanat ürünleri Anadolu sanatının ilk örnekleridir. Mağara, verdiği bitki ve hayvan kalıntıları ile Batı Akdeniz'in eski çevresinin ortaya konmasında önemli bir rol üstlenmekte ve çevresindeki diğer mağaralarla birlikte doğal ve kültürel özellikleri dolayısıyla karma sit olarak Dünya Miras Listesi'ne öneriliyor. Karain Mağarasındaki arkeolojik kazılar halen devam ediyor.
ALANYA KALESİ
Milattan önce 4. yüzyıldan beri yaşamın sürdüğü Alanya Kalesi'nin surlarıyla çevrili Tophane Mahallesi'nin kendine has mimari özellikleri taşıyan evleri görenleri cezp ediyor. Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ev sahipliği yapan kalenin surları içerisinde kalan yerleşim yeri yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Birinci derece arkeolojik, doğal, tarihi ve kentsel sit alanı olan Alanya Kalesi, 1999 yılında Koruma Amaçlı İmar Planı'nın yürürlüğe girmesiyle koruma altına alındı. En görkemli dönemini Selçuklular zamanında yaşayan Alanya Kalesi yaklaşık 6,5 kilometre uzunluğa sahip surlarla çevriliyor.ST. NİCHOLAS KİLİSESİ
Dünyada Noel Baba olarak tanınan Aziz Nikolas, Lykia bölgesinin önemli kentlerinden biri olan Patara'da doğmuş ve Myra'da (Demre) yaşamıştır. Aziz Nikolaos, Myra'da piskoposluk yapmıştır. Aziz Nikolaos'ın saygın dini kişiliği öldükten sonra aziz mertebesine ulaşmasını sağlamıştır. Fakirlerin kurtarıcısı, denizcilerin ve öğrencilerin koruyucusu olduğuna inanılan Aziz Nikolas için öldükten sonra Myra'lılar onun adına bir kilise inşa ederek içindeki lahite koydular. Ve onun için bir kilise inşa ettiler. Kilisesi’nin ilk yapı dönemi, kesin olarak bilinmemekle birlikte tarihi ve mimari verilere dayanarak 6. yüzyılda yapılmış bazilika olduğu kabul edilir. 8. yüzyılda ya bir deprem sonucu ya da güneyden gelen saldırılar sonucunda ilk yapının hasar görmesinin ardından kilise, 9. veya 10. yüzyılda kubbeli bazilika planında yeniden inşa edilir. Bu dönemden sonra Aziz Nikolaos Kilisesi pek çok onarım ve ek yapı dönemi geçirmiştir.PERGE ANTİK KENTİ
Antalya şehir merkezinin 17 kilometre doğusunda bulunan Aksu ilçesinde yer alan Perge Antik Kenti'ne ilk yerleşim Hitit Dönemi'nde gerçekleştirildi. O dönemde kent 'Parha' adı ile anılıyordu. Tunç Çağı döneminden geldiği bilinen Perge Antik Kenti, Pamfilya bölgesinde bulunmaktadır. Perge Antik Kenti’nde birçok mağara ve yerleşim alanlarına rastlanılmıştır. Bu bölge döneminde merkezi konumundadır. Antik dönemin en önemli kentleri arasında Perge Antik Kenti yer alıyor. Roma dönemi kentleri içerisinde çok özel ve yere sahip olan bu kentin tarihinin M.Ö. 3 bin yılına kadar dayandığı düşünülüyor. Binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan kent, Antalya'nın Aksu ilçesinde bulunuyor.ASPENDOS ANTİK KENTİ TİYATROSU VE SU KEMERLERİ
Aspendos, Antalya ili Serik ilçesinde bulunan Belkıs köyünde yer alan antik tiyatrosuyla meşhur bir antik kenttir. Pamfilya'nın en zengin şehirlerinden birisidir. Aspendos'un en önemli yapısı tiyatrosudur. Antik tiyatrolar arasında en iyi şekilde korunarak gelmiş bir açık hava tiyatrosudur. Bu tiyatro Anadolu'daki Roma tiyatrolarının günümüze sahnesi ile ulaşabilen en eski ve sağlam bir örneğidir. Aspendos Antik Kenti, Türkiye'de yer alan antik kentler ve tiyatrolar arasında bin 500 kişinin oturabileceği kapasiteye sahip bir yapıda olduğu için, aynı zamanda dünyanın da en görkemli ve en önemli antik tiyatroları arasında sayılmaktadır. Aspendos, milattan önce 10. yüzyıl civarında Akalar tarafından kurulmuş bir antik kenttir. Bölgede bulunan antik tiyatro ise milattan sonra 2. yüzyılda Romalılar tarafından kurulmuş bir yapıdır. Bölgede bulunan antik kentin ve tiyatronun hala ayakta olmasının en önemli nedenleri arasında bu bölgenin ticaret yolu üstünde bulunması gösterilir. Dünyanın en önemli antik tiyatroları arasında yer alır. Bu özelliği ile her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Aspendos Antik Kenti ve tiyatrosu Anadolu topraklarının kültürel tarihi mirasları arasında yer almaktadır. Kentteki diğer yapılar arasında ise Stadion, Agora, Bazilika, Hamam, Su kemeri, Nympheum (anıtsal çeşme), akropol yer almaktadır.YİVLİ MİNARE CAMİİ
13. yüzyıla ait bir Selçuklu eseri olma özelliğine sahip yapı, Antalya’daki ilk İslami yapılarındandır. Yivli Minare, Antalya’nın en uğrak noktalarından biri olan Kalekapısı semtinde bulunmasının yanı sıra birçok Selçuklu yapıtını da içerisinde bulundurmaktadır. Külliye’de bulunan yapılar şunlardır: Yivli Minare, Yivli Camii, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Selçuklu Medresesi, Mevlevihane, Zincirkıran Türbesi ve Nigar Hatun Türbesi. Eser, XIII. yüzyıla aittir ve kaidesi kesme taştandır. Antalya’nın il merkezinde bulunmasından ötürü hem yerli hem de yabancılar tarafından ziyaret akınına uğrayan noktalar arasındadır. Müslümanların yanı sıra dünyanın her yerinden dünya kenti Antalya’ya ziyarette bulunan yabancı turistlerin de dikkatini çeken yapılar arasındadır.GÜLLÜK DAĞI-TERMESSOS MİLLİ PARKI
Korkuteli ilçesi sınırları içerisinde yer alan Güllük Dağı (Termessos) Milli Parkı, Antalya’nın 30 km. kuzeybatısında, Antalya-Burdur Karayolu’ndan Düzlerçamı istikametinde 23 km. mesafede yer alıyor. Bölge, 1970 yılında milli park olarak ilan edilmiş olup, 67.020 dekarlık bir alanı kaplıyor. Antalya’nın traverten düzlüklerinden yükselen Güllük Dağı’nda, Anadolu’nun yerli halklarından olan Solim’lerin kurduğu Termessos Antik Kenti’nin kalıntıları yer alıyor. Bugüne kadar korunarak gelebilen antik kentte, Helenistik Dönem’den kalma mezarlar, Roma Dönemi’ne ait kral yolu, agora, tiyatro, sarnıçlar, surlar, kuleler, drenaj sistemi, en önemli eserlerden. Tepeler, vadiler ve kanyonların sıklıkla bulunduğu bölgede, 600 metre derinliğe ulaşan Mecene Boğazı bulunuyor.250 -1665 metre yükselti farklılığa sahip milli park, tarihi değerlerin yanı sıra zengin bir flora ve faunayı barındırıyor. Bölge, nesli tehlike altında olan alageyiklerin yaşam alanı. Dağ keçisi, karakulak, vaşak, kaya sansarı, tilki, tavşan, sincap, porsuk, kirpi, yarasa gibi memeli türlerine, şah kartal ve ötücü kuşlar gibi nadir yırtıcılara da ev sahipliği yapıyor. Kızılçam ormanları ve maki bitki topluluğuyla kaplı Güllük Dağı (Termessos) Milli Parkı’ndaki endemik bitki türleri de bölgenin biyolojik çeşitliliğine ayrı bir önem ve değer katıyor.KEKOVA BATIK KENT
Akdeniz'de 6. yüzyılda yaşanan iki büyük deprem sonrası sulara gömülen Kekova Bölgesi -Batık Şehir- her yıl yüzlerce yerli yabancı turistin uğrak yeri oluyor. Neredeyse bir uygarlığı sonlandıran bu büyük felaket sonrası sahil kesimleri su altında kalan şehrin üzerinden bugün tekneler geçiyor. Her ne kadar M.S. 141'deki gibi büyük depremler olduysa da sonrasında kentlerin onarılıp hayatın devam ettiği biliniyor. Ancak özellikle 529 ve 540 yıllarında yaşanan büyük depremler sonucu Demre ilçesi Kekova Yarımadası'nı da içeren Orta Likya'daki büyük bir bölge sular altında kaldı. Depremler sonrası oluşan tsunami ve salgın hastalıklar bölgede yaşayan uygarlığı neredeyse yok etti. Batık Şehir adı verilen bölge bugün yerli yabancı turistlerin akınına uğruyor. Karadan ulaşımın olmadığı bölgeye turlar düzenlenip tekneler şehrin üzerinden geçiyor. Denizin altında kalan şehrin yapıları ise gözle görülüyor ve ziyaretçilerine adeta görsel bir şölen sunuyor. HABER/BUSE ER