Bilenler bilir ama bilmeyenlere anlatmak için buradayım; yavru köpeklerin belirli aşıları tamamlanmadan dışarıya çıkmamaları söylenir. Milo da daha 50 günlük bir yavru olarak aşılarının tamamlanmasını beklerken yeni evini keşfe çıkıyordu.
Evin her köşesi ona açıktı. Yasaklarla dolu bir tutum sergilemedik. Bu konuda sergilediğimiz tutum konusunda içim halen de rahat. Onu, evin bireyi olarak kabul edip bu şekilde ilerlemek en doğru yaklaşımdı. Hayatı yeni yeni keşfetmeye başlayan ufak bir bireydi bizim için Milo…
Milo’nun evden çıkamadığı süreçte birbirimize oldukça alıştık. Milo ve benim için birbirimize alışmak hiç de zor olmadı. Beraber koltukta uzanıp çizgi film izliyor, koltuktan koltuğa atlamayı henüz öğrenemediği için ufak bir gözyaşı döktüğü an kucağımda koltuğa geliyor ve küçük bir çocuk edasıyla heyecanını yaşıyordu.
Veteriner, gerekli aşıların yapıldığı ve dışarı çıkıp gezebileceğimizi söylediğinde belki de Milo’dan daha çok heyecanlandım. Beraber gezmek için sabırsızlanıyordum. Bu gezilerimizde Milo’dan öğreneceğim çok şey olduğunu biliyordum.
Bileğimden bile geçebilecek kadar küçük, mavi tasmasını takıp parkın yolunu tuttuk. O yolun bu kadar uzun olduğunu o zamana kadar bilmiyordum. Milo, her yeri merak ediyor, her yere kokusunu bırakıyor ve herkese selam veriyordu…
Yanlış yazdığımı düşünmeyin, gerçekten ilk gezisinden itibaren mahalledeki herkesle tanışıp kendini tanıttı. İnsanlar benim adımı bilmezken Milo’yu hemen öğrendiler. “Nerede o eski komşular” derler ya, Milo bu ruhu iyi biliyor ve yaşatıyordu.
İlk gezimizin ardından çok vakit geçmemesine rağmen mahalledeki herkes Milo’ya alıştı. Mahalle sakinleri, sabah ve akşam olmak üzere günde iki kere Milo’nun onlara gidip selam vermesini bekler hale geldi. Ben, Milo’yu her koşulda seveceğimi zaten biliyordum fakat herkesin Milo’yu bu kadar benimsemesi bana da sürpriz oldu.
Milo’nun her hareketi, unuttuğumuz değerler hakkında bir ders niteliğindeydi sanki. Her gün karşılaştığım insanların adını bile bilmezken Milo ile birlikte hayatlarına dahil oldum. İnsan ilişkileri bu kadar basitti aslında; ufak bir tebessüm, ufak bir iletişim bazen günün yorgunluğunu atmak için yeterli geliyordu. Yıllardır yaşadığım mahalleyi Milo ile tanıdım.
Yazı serimin başında da sizlere aktardığım gibi herkesten öğrenilecek bir ders olduğunu düşünen biri olarak bu hikayeleri anlatmaya o zamanlarda karar verdim ve gün geçtikçe Milo’dan öğreneceğim değerler hakkında ben de heyecanla bekler oldum…
Aynı yaşam alanını paylaşan ve birbirlerine bir selam bile verme zahmetine girmeyen bizlere, Milo’nun öğrettiği bu önemli ders; benim de hayatımın gidişatında unuttuğum basit ama vurgulu noktaları hatırlamamı sağladı.
Siz değerli okuyucularımız, bu yazıyla birlikte Milo’dan öğrendiğiniz bu değeri, eğer unuttuysanız, hatırlayın. Her gün geçtiğiniz yoldan bu sefer mutlulukla geçin; ufacık bir tebessümün hayatınızı nasıl değiştireceğini Milo’nun anısı ile deneyimleyin.