Türkiye'nin kültürel ve tarihi zenginlikleriyle öne çıkan bölgelerinden biri olan Kapadokya'nın incisi Ürgüp, binlerce yıllık geçmişiyle biliniyor. Kayalara oyulmuş evleri, vadileri ve mistik atmosferiyle her yıl yerli ve yabancı binlerce turisti ağırlayan Ürgüp, yalnızca doğal güzellikleriyle değil tarih boyunca ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle de ilgi çekiyor. Ürgüp'ün tarihi, M.Ö. 2000'li yıllara kadar uzanıyor. Hititler döneminden itibaren önemli bir yerleşim alanı olan bölge, sırasıyla Frigler, Persler, Makedonlar, Romalılar ve Bizanslıların hakimiyetine girdi. Kapadokya Krallığı döneminde stratejik bir merkez haline gelen Ürgüp, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde dini bir merkez olarak da önem kazandı. Kayalara oyulmuş kiliseler ve manastırlar bu dönemin izlerini taşıyor. Roma İmparatorluğu döneminde Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte, bölge dinî sığınak olarak kullanıldı. Baskılardan kaçan Hristiyan topluluklar, Ürgüp ve çevresinde yer altı şehirleri inşa ederek burada gizli ibadetlerini sürdürdüler. Bu yapıların en dikkat çekici örnekleri arasında Göreme, Derinkuyu ve Kaymaklı yer altı şehirleri bulunuyor. Ürgüp’teki kaya oyma yapılar ve fresklerle süslü kiliseler, bu dönemin en önemli tarihi mirasları arasında yer alıyor.
1071 Malazgirt Zaferi sonrası Anadolu’ya gelen Türk boyları, Kapadokya bölgesine de yerleşmeye başladı. 11. yüzyıldan itibaren Selçukluların hakimiyetine giren Ürgüp, bu dönemde kültürel çeşitliliğin arttığı bir merkez haline geldi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise Ürgüp, Nevşehir Sancağı’na bağlı önemli bir yerleşim yeri olarak kayıtlara geçti. 18. yüzyılda Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın bölgede yaptığı imar faaliyetleriyle birlikte Ürgüp, sosyal ve ekonomik açıdan büyük bir gelişim gösterdi. Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte ilçe statüsünü kazanan Ürgüp, Nevşehir'e bağlı önemli bir turizm noktası haline geldi. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kapadokya'nın tanıtımıyla birlikte Ürgüp, turizm yatırımlarının odak noktalarından biri oldu. Bugün tarihi taş konakları, butik otellere dönüştürülen yapıları ve sıcak hava balonlarıyla eşsiz bir turizm deneyimi sunan Ürgüp, geçmişle günümüzü bir arada yaşatan ender bölgeler arasında yer alıyor.
PEKİ, ÜRGÜP İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Tarihi kaynaklara göre, Ürgüp’ün bilinen en eski adı ‘Osiana’ olarak geçiyor. Roma ve Bizans dönemlerinde ise bu ad yerini, Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan bir azizden esinlenilerek ‘Hagios Prokopios’ ismine bıraktı. Bu ismin zamanla halk arasında kısaltılarak ‘Prokopi’ olarak kullanıldığı biliniyor. Prokopios, Hristiyan inancında önemli bir aziz olarak kabul ediliyor. Ürgüp ve çevresinde erken Hristiyanlık döneminde kayalara oyulmuş kiliseler ve dini yapılarla birlikte bu ismin kullanımı da yaygınlaştı. Böylece bölge, bir süre boyunca Prokopi adıyla anılır oldu. 1071 Malazgirt Zaferi sonrası bölgeye yerleşen Türk boyları, zamanla yerel isimleri kendi dillerine uyarladı. Prokopi adı, halk arasında farklı telaffuzlarla kullanılmaya başlandı. Bu süreçte, dilin sadeleşmesi ve halk ağzındaki değişikliklerle birlikte, ismin zamanla ‘Ürgüp’ halini aldığı düşünülüyor. Bazı araştırmacılar, Ürgüp adının eski Türkçede ‘yüksek yer’ veya ‘erkli köy’ anlamına gelen kelimelerden türemiş olabileceğini de öne sürüyor fakat en kabul gören görüş, ‘Prokopi’nin zaman içinde Ürgüp’e evirilmesi yönünde. Osmanlı döneminde her iki isim de dönem dönem kayıtlarda yer alsa da, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte ‘Ürgüp’ ismi resmen kabul edildi ve bugüne kadar bu şekilde kullanıldı.