Vaatler bedava ya sonra?

Yıllar yıllar önce giymiş en güzel elbisesini demokrasi. İnsan hakları, eşitlik, adalet, hak, hukuk, aklın yolu ve özgürlükle el ele, kol kola her yerde, çalmış herkesin kapısını. İşimize gelmemiş o zamanlar,   “evde yokuz” demişiz. Komşu olmuşlar sonra bize. Komşularda işler şahane. Muhteşem hanedanlık geçmişimize özenle, merakla komşuların pencerelerine abanmış, anlamaya çalışmışız. Onlarla aramızdaki bu fark neden, ne oldu bize?

Demokrasi penceresinde kalmış bir halkız.

Düzgünce aralamışız Cumhuriyet’le birlikte kapıları ve pencereleri. Kimi zaman çıkarları elden giden çevrelerce, kimi zaman kör taassup ve gerici akımlarla kimi zaman iktidar baskısı ve şiddeti, kimi zaman üstünde asker postallarının izleriyle darbe üstüne darbe yemiş ve ayağa kalkmaya çalışmışız.

Şimdi, tıpkı bir çerçinin malları gibi rengarenk oyuncaklar sokağa dökülmüş iktidarca. Devletin gücü elinde, rekabet eşitsiz, sesler ortada; “Boş ver demokrasiyi, eşitliği, insan haklarını, adaleti, kadını onu bunu, tüm söylenenleri. Bak burası daha iyi ve daha renkli”...

Peki ama ya sonra? Janjanlı parlak şeyler üstte tamam ama ne var onların altında?

Son oyuncak “koş vatandaş koş, doğalgaz 1 yıl bedava”... Bakın, hadi yine iyisiniz iyi.

Enerji günlüğü Youtube sayfasında görüyorum doğru soruyu; “Bedava gazın parasını kim ödeyecek”... Konunun uzmanı Mehmet Kara anlatıyor, izledim merakla, siz de izleyin derim. Düşünüyorum da evet doğru soru bu; nereden çıkacak bu işin maliyeti? Hazinede para yok diyor ekonomistler, hatta borç tırmanışta. Buna rağmen patron açıyor içi boş keseyi. Peki ama nasıl, neye güvenerek? Ekonomi belli. Cari açık?

“Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı bile keser” meşhur söz. Bedava ciklet dahi alınamazken para üstü yerine aldığımız ciklet bile hayal olurken doğalgaz bedava, tabii ki inanana.

Yarın yol su, elektrik olarak (ama hizmet değil/ külfet olarak) vatandaşın sırtına yüklenmesinde şaşılacak bir şey var mı? Hele bir de bunun da bir gelir transferi olabileceği düşüncesi? Bizde nehir tersten akıyor. Fakirler besliyor zengini. Tabii siz de haklısınız, bu da dar gelirlinin, fakirin gönül zenginliği. Ye vatandaş ye. Umut fakirin ekmeği.

İşin özü şu ki her şey algı yönetimi.

Koş vatandaş koş, hiçbir şey değilse bile vaatler bedava...

Olmadı mı? Söylemle, azarla, tehditle gireriz meydanlara.

Sonrası mı? Yarın ola hayrola...

Sen bunları da unutursun, sırtlanırsın nasıl olsa. İnancına sarıl bak; ölüm hak, borç namus ve mirastır. Öyle çocuklar yetiştir ki sormasın, sorgulamasın, biat etsin her durumda.

Böylece sırtlanır çocukların, öder onlar da bu borçları ömür boyu nasıl olsa.

14 Mayıs’ta beklentimiz büyük, demokrasi ve eşlik eden değerlerin hepsi sandıkta, bir bahar kokusu var aralarında.

Bahara az kaldı, bahar sandıklarda. Özgür, eşit, adil, demokrasi kokan, aydınlık güzel günler dilerim. Sevgi ve saygılarımla...