YENİ yıla girilmesiyle beraber zamlar da hızla gelmeye başladı. Gıda, giyim, konut, yakıt ve ulaşım gibi birçok şeye zam geldi. Zam gelen bir diğer ürün ise kreşler. Çalışan ebeveynler çocuklarını mecburen kreşlere kayıt etmek zorunda kalıyor ancak son zamlarla beraber 5 bin 500 TL olan bir kreş 13 bin 500 TL’ye çıktı. Zamlara karşı vatandaşın zor durumda kaldığını söyleyen Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Antalya Şube Başkanı Tülin Koç, “Kadınların iş hayatından çekilmemesi için her iş yerinde kreşlerin olması gerekiyor” dedi.

tülin koç-1

‘2 MİLYON ÇOCUK KREŞ HİZMETİNDEN YARARLANIYOR’

Yaşamın her alanında eşit, çocuk bakımında da ortak sorumluluk istediklerini söyleyen Tülin Koç, “Çocukların yaşadığı her yerde her çocuğa uygun kreş bulunmalıdır. Okul öncesi eğitim de zorunlu eğitim yaşına gelmeden her çocuğun yararlanması gereken temel bir insan hakkıdır. Bu nedenle devletler erken çocukluk eğitimini yaygınlaştıracak ve nitelikli hale getirecek politikalar üretmek zorundadır. Türkiye’de okul öncesi eğitimden yararlanan çocuk sayısı son derece azdır. 9 milyon çocuktan sadece 1,5-2 milyon çocuk kreş hizmetinden yararlanmaktadır” dedi.

‘DEVLET KREŞ VE ANAOKULU YAPMAK ZORUNDA’

Kreş sayılarının azaldığına vurgu yapan Koç, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, toplu iş sözleşmesinde imkânlar dâhilinde kamu kurumlarında kreş açılacağını taahhüt etse de her yıl kamu kurumlarındaki kreş sayıları azalmaktadır. Maliyet politikasıyla kreşlerin sosyal tesis kapsamına alınarak ödenek ayrılması yasaklanmıştır. Sosyal devlet sorumluluğunu yerine getirmesi gereken hükümet, pilot iller seçerek anne-babaların çalıştıklarını kanıtlamaları şartıyla Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın en fazla 24 aylık kreş desteği sunacağını açıklamıştı. Bu yöntemin doğru bir yöntem olmadığını düşünüyoruz. Sosyal devletin yerine getirmesi gereken bir sorumluluk maalesef kadınlar üzerinden telafi edilmektedir. İşsizliğin bu kadar yoğun olduğu ülkemizde çalışmayan anne ve babalar nasıl çözecek bu sorunu? Bu, anayasanın eşitlik ilkesine aykırı değil mi? Bu yardımlar yerine neden devlet kreş ve anaokulları yapmıyor? Bu sorularımızı daha da çoğaltabiliriz. Bunun politik bir tercih olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.

‘YOKSULLUK DERİNDEN HİSSEDİLİYOR’

Yoksulluğun arttığını söyleyen Koç “Derinleşen yoksulluğun biz veliler ve dolayısıyla çocuklarımız üzerindeki yıkıcı etkisi gün geçtikçe kendini daha da hissettirmektedir. Ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Doğalgazdan elektriğe, temel tüketim maddelerinden kiralara zam kasırgası sürüyor. Anayasa'nın 42. maddesine göre parasız olan zorunlu eğitimi sağlaması gereken devlet, bırakın bunları karşılamayı, kademe kademe eğitimden çekilmiştir. 2002'de özel okulların devlet okullarına oranı yüzde 2’yken, bugün bu oran yüzde 25-30'a yükselmiştir. Kamusal eğitimin güçlendirilmesi gerekirken paran kadar eğitim anlayışına geçilmiştir. Devlet okullarına, yurtlarına ayrılmayan eğitim bütçe kaynaklarının, eğitim yatırımları yerine özel okullara çeşitli adlar altında transfer edilmesi ülkenin tüm yurttaşlarının vergilerinin, emeğinin kamu yararına aykırı bir şeklide kullanılması anlamına gelmektedir. Ayrıca devletin asli sorumluluğu olan kamusal eğitim hakkının, herkes için eşit koşullarda ulaşılabilir olması sağlanmalıdır” dedi. ÖZEL HABER/ÇİĞDEM KORKAN

Editör: Uğur Keskin