Yalova, tarih boyunca birçok medeniyetin izlerini taşıyan bir yerleşim yeri. M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanan prehistorik dönemlerde yerleşimler başladı ve zamanla Hititler ve Frigler gibi güçlü uygarlıklar burada hüküm sürdü. M.Ö. 3. yüzyılda bağımsız Bitinya Krallığı'nın kurulmasıyla Yalova, tarih sahnesinde kendine sağlam bir yer edindi. Roma İmparatorluğu'nun denetimine girdiğinde, bölgenin siyasi yapısı tamamen değişti. Bizans döneminde de önemini kaybetmeyen Yalova, 1302'de Bafeus Muharebesi ile Osmanlı topraklarına katıldı. 16. yüzyılda Hüdavendigâr Eyaleti'ne bağlı bir kaza merkezi haline geldi. Evliya Çelebi, bu küçük ama canlı yerleşimi, 700 ev, yedi cami ve birçok dükkânı ile anlatmıştı.
Ancak Yalova'nın tarihi sadece zaferlerle değil, felaketlerle de doluydu. 1719 ve 1894 yıllarında meydana gelen depremler, yerleşimi yerle bir etti. 1920-1921 yılları arasındaki Yunan işgali, şehirde büyük bir trajediye yol açtı. Cumhuriyet’in ilanından sonra, 1929 yılında İstanbul'a bağlı bir ilçe olduğunda, Yalova yeniden ayağa kalkmaya başladı. Kaplıcalar, Yalova'nın ruhunu besleyen bir kaynak oldu. İnsanlar, buraya sağlık ve huzur bulmak için akın etti. 1995 yılında il olan Yalova bir kez daha büyümeye ve gelişmeye başladı fakat 1999 Gölcük depremi, şehri bir kez daha sınavdan geçirdi.
Mustafa Kemal Atatürk, yaşamının son dönemlerinde sık sık Yalova'yı ziyaret etti. Burada dinlendiği Yürüyen Köşk, ona huzur veriyordu. Bir gün bir konuşmasında, "Yalova benim kentimdir" diyerek bu topraklara olan sevgisini dile getirdi. Yalova, tarih boyunca yaşadığı tüm zorluklara rağmen, hem doğal güzellikleri hem de tarihi zenginlikleriyle her zaman önemli bir merkez olmaya devam ediyor.
PEKİ, YALOVA İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Antik Çağ'daki yerleşimin tam adı bilinmemekle birlikte Pylai (bugünkü Hersek Köyü) ve Termal kaplıcalarının o zamanki adı olan Pythia'nın birleşiminden hareketle, bölgenin ‘PYLOPYTHIA’ adıyla anıldığı düşünülüyor. Daha sonraki kaynaklarda ise XENODOCHION ismine rastlanıyor. 15. ve 16. yüzyıl tarihçileri bu yer için Yalakova adını kullanıyordu. Bazı kaynaklarda ise Yalakabad olarak anılıyor. 16. yüzyıl tarihçilerinden bazıları, Yalakova adının İzmit ve Yalova'ya hâkim olan ve İstanbul tekfuru ile ilişkili bir kadın olan Yalakonya ile bağlantılı olduğunu ileri sürmüştü. Evliya Çelebi ise bu bölgeyi fetheden Kara Yalvaçoğlu tarafından havalinin ‘Kara Yalovaç’ olarak adlandırıldığını yazdı. Daha sonraları Yalıova olarak anılan şehrin zamanla içindeki -ı harfinin düşmesiyle Yalova olarak adlandırıldığı biliniyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün davranışları da bu iddiayı destekler nitelikte. Atatürk, Türk tarihiyle ilgili Yalova'da yaptığı bir çalışmanın altına 16-17 Ağustos 1931 tarihini yazarken, ‘(YALİ OVA / YALOVA)’ notunu düşmüştü. Bu durum, Yalova adının tarihsel gelişimine dair önemli bir ipucu sunuyor.