Öfke kontrolü yok, dinlemek yok, hoşgörü hak getire. Sevmemiz bile hoyrat.
Ne oldu bize böyle? Sırtlarını güçlüye dayayanlar, zorbalara biat etmekten zevk alanlar, korkuya, korkutulmaya saygı duyanlar.
Namık Kemal söylemiş.
'Edepsizlikte tekleriz
Kimi görsek etekleriz
Haktan da umut bekleriz
Ne utanmaz köpekleriz.'
Peki, kabahati sadece yönetenlerde mi aramalıyız? Onların dili kötü diye biz de mi öyle olacağız?
Bizim Yunus'a kulak verelim:
'Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yunmaz değil.'
***
Nietzsche'nin çok uzun şiirinden en sevdiğim alıntıdır:
'Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı biliyorsan, düşmeyi de bileceksin.'
Oysa hiç kimseye biat etmemek, kendi ayaklarımızın üstünde durmak varken nedir bu teslimiyetçilik?
***
Ve gelelim kıssadan hisseye:
İki arkadaşın yolu bir şehre düşmüş.
Bakmışlar, halkın gözü havada, bir şey bekliyorlar:
'Ne oluyor, ne bekliyorsunuz?'
'Kral öldü yenisini seçeceğiz! En yaşlı kargayı uçurduk, kimin kafasına pislerse, kral o olacak!'
Derken karga, iki arkadaştan birinin kafasına pislemiş:
'Yaşasın kral!'
Biri kral olmuş, diğeri de yola devam etmiş!
Aradan yıllar geçmiş, aklına kral olan arkadaşı gelmiş.
O şehre varmış, kimi görse sormuş:
'Bizim kral nasıl?'
Herkes küfrediyor, 'ölse de kurtulsak' diyor.
Kral eski arkadaşa sormuş:
'Yahu ne yapıyorsun, herkes canından bezmiş!'
Kral arkadaşın cevabı: 'Az bile yapmışım, karga uçurup kafasına pisleteni kral yapanlara az bile!'
Sevdiğim söz:
'Umudun özünde güç vardır'