Özel üniversiteler için iyi bir kazanç kapısı haline gelen yaşlı bakım teknikerliğinden mezun olanların sadece yüzde biri bu meslekte çalışıyor. Fizik tedavi ve rehabilitasyon veya hemşirelik mesleklerine kayıyorlar. Fakat onların bunda suçu yok. Yaşlı bakım teknikeri olacaksınız deniliyor, sonra da işsiz kalıyorlar. Çünkü bakım kurumlarının çoğu ne böyle bir mesleği tanıyor ne de böyle bir meslekten gelenin yaşlı bakımı yapabileceğine inanıyor.
Diplomalı eleman deniliyor, ama yaşlı bakımı teknikerliği yaşlı bakımının ne olduğunun öğrenilmediği bir meslek koludur. Gerontolojinin bilgilerine sırtını dayamış, ona yüzünü çevirip bakmaktan korkan bir grubun icadı olan bu mesleğin ülkemize, şimdiki müfredatı ve öğretim kadrolarıyla nasıl bir fayda getireceği umuluyor bilemiyorum, ama zarar verdiği kesindir.
Hem maddi hem de manevi zararları oldukça fazla görünen bu tuhaf isimli mesleğin içinden gelen ve oradan başka bir mesleğe atlamaktan başka çaresi kalmayan bu gençlerin, eğer yaşlıların bakımını üstlenmeleri gerçekten isteniyorsa - benim bundan şüphem vardır - o zaman eğitim tarz ve biçimleri de başka türlü olması gerekirdi. Maalesef ilk yazdığım müfredata dönülmemiştir.
Yaşlıların bakımın sadece hekim gözlüğü takarak yapacağına inanan ve başkalarını da buna inandırmaya çalışanların, bu tutumlarından vazgeçmelerini beklemiyorum. Onlar mesleki şovenizmin o denli etkisine girmişlerdir ki, bir uydu gibi oradan kopamıyorlar. Fakat Türkiye onların uydusu olmamalıdır.
Dünyanın tersine gitmeyi bırakalım ve başka ülkelerin tecrübelerinden de yararlanarak, yaşlılarımıza gerçek anlamda bir bakım hizmeti sunan ülkeler arasında yerimizi nasıl alabiliriz, bunun cevaplarını birlikte arayalım Gerontoloji, diğer bilimlerden ve mesleklerden üstün değildir. Hiçbir zaman da bunu söylemedim. Ama yanlış anlaşılmış olacağımı da düşünmüyor değilim. Benim söylediğim veya söylemek istediğim şey, herkesin kendi alanında kalması, üzerine düşen görevleri yerine getirmesidir. Gerontolog olarak ben ekmek yapmasını bilmem, dolayısıyla fırıncıya işini öğretmeye kalkışırsam ayıp ederim. Hekime de hekimliği anlatamam. Ama fırıncıdan ve hekimden, benim bildiğimi bana satmaya kalkışmalarına sessiz kalamam. Sessiz kalanlar ise zaten gerontolog değillerdir. Onların da acizliğine kızmamak gerekir.
Gerontoloji, durduk yerde bu adı taşımıyor. Türkçesi 'yaşlanmanın bilimi' demektir. Yaşlanmanın bilimi ise, o zaman bu meslekten gelen gerontologlara da mesleklerini icra etme hakkı ve fırsatı verilmeli, gördükleri yanlışlıkları dile getirmelerine katlanılmalıdır.
Bizim bölümüzden mezun olan bir gencin başvurduğu yaşlı bakım kurumu, onu işe almadı. Gerekçe olarak 'sağlık yönetimi bölümü' mezunu değilmiş! Zaten bu çocuğumuz sağlık yönetimi bölümü mezunu olmadığı için yaşlı bakım kurumuna başvurdu! Ama bakım kurumlarında yönetici olacaksanız, sağlık yönetimi okumuş olacaksınız. Sağlık yönetimi mezunları niçin hastanede çalışmıyor denemezler, aslında hastane yöneticisi olmak için her türlü bilgiye sahipler. Ama yaşlılık ve yaşlanma konusunda yeterli bilgileri yoktur.
Ellerine diploma veriyoruz, ama onlara iş vermiyoruz! Ne sağlık yönetimi bölümü mezunları, ne de gerontoloji bölümü mezunları, kendi mesleğini icra edebiliyor. Bir değil, iki işsiz birden yaratan bu model ile yola devam edecek olursa, Türkiye genciyle yaşlısıyla kötü bir yolda yürüyecektir demektir. Bu duruma son vermek, ülke ve insanlarımız için en hayırlısı olacaktır.