GÜNDEM

Yılkı atları tehlike altında

Uluslararası Kültür Sanat Göç ve Uyum Derneği Başkanı Tecelli Sercan Sırma, bölgenin simgesi haline gelen yılkı atlarının sayısının giderek azaldığını belirterek dokuz yılkı atı sürüsünden yalnızca iki sürünün kaldığını belirtti

ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, Uluslararası Kültür Sanat Göç ve Uyum Derneği Başkanı Tecelli Sercan Sırma önemli uyarılarda bulundu. Saklıkent’te yılkı atlarının giderek azaldığını ve bunun bölgedeki ekolojik dengenin bozulmasının bir göstergesi olduğunu belirten Başkan Sırma, maden ocakları, yazlık inşaatları ve yayla seracılığı gibi insan faaliyetlerinin doğal su kaynaklarını tükettiğini, bu durumun yalnızca yılkı atları gibi hayvanları değil, bölgedeki tarım ve turizm sektörlerini de tehdit ettiğini ifade etti.

KÖY EVLERİNİN YERİNİ VİLLAR ALDI
Beydağları’nda yazlık inşaatların ve yayla seracılığınının artışına dikkat çeken Uluslararası Kültür Sanat Göç ve Uyum Derneği Başkanı Tecelli Sercan Sırma, “Küçük köy evlerine benzeyen yapılar artık villalara dönüştü. Turizm ve tarımın yeraltı su kaynaklarını hızla tükettiğini yıllardır izliyorum. 16 milyon turist ve yaz seracılığı için kullanılan su, yeraltı kaynaklarımızı bitme noktasına getirdi” şeklinde konuştu. Sırma ayrıca, Elmalı bölgesindeki örtü altı domates tarımının bir sezonda yalnızca bu ürün için 33 milyon ton su tükettiğine dikkat çekerek, “Bu suyun yüzde 90’ı yeraltı kaynaklarından çekiliyor. Toprak kimyasallar ve suni gübrelerle zehirleniyor” dedi. Başkan Sırma ayrıca, dağ ve yaylaların su depoları olduğuna vurgu yaparak, “Dağlar kutsaldır; kurutulmamalı, kirletilmemeli. İklim değişikliği ve insan müdahalesiyle dağlarımızın su kaynakları tehlike altında. Su bir milli meseledir; bu konuda herkes bilinçlenmeli ve harekete geçmelidir. Doğanın korunması için halkın bilinçlenmesi gerekiyor” dedi.

“Yılkı atları ölmeden, su kaynaklarımız tükenmeden önlem alalım” diyen Başkan Sırma, bölgedeki sekiz dokuz yılkı atı sürüsünden yalnızca iki sürünün kaldığını belirterek, “Yazlıkçılar, maden ocakları ve seracılar dağların kaynak sularını tüketti. Susuzluk ve insan faaliyetleri nedeniyle hayatta kalan atlar da dağların zirvelerine sığındı ancak burada da susuzluk ve soğuktan öldüler” dedi. Sırma sözlerine, “Dağ ve yaylalarda madencilik ve seracılık, çevreye ciddi zarar veriyor. Finike’nin Alacadağ ve Gökçeyaka köylerindeki Kızılcık Yaylası’nda mermer ve taş ocakları, 100 hektardan fazla ormanlık alanı yok etti. Orman Genel Müdürlüğü, rehabilitasyon için herhangi bir çalışma başlatmadı. Dağlar ve yaylalar, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de su deposudur. Yeraltı kaynakları korunmalı, dağlar tahribattan uzak tutulmalıdır. Su, milli bir meseledir ve herkesin ortak sorumluluğudur” şeklinde konuştu.