ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, Antalya'da bu sene 12’nci kez kapılarını açan Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX, “Sizin Oraların Nesi Meşhur” mottosuyla 7 bölgeden yüzlerce yöresel ürünü bir araya getirdi. 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremde en büyük kaybın yaşandığı illerin başında gelen Hatay’dan YÖREX’e katılan Yılmaz Büyükaşık, büyük depremin yaralarını üreterek sarmaya çalıştıklarını anlattı.

BABA MESLEĞİ

Ailesinden devraldığı baba mesleğini olan geleneksel ipek ürünlerini gün yüzüne çıkarmaya devam eden Yılmaz Aşık, sadece geçmişin mirasını yaşatmakla kalmayıp mirasını geleceğe de bırakıyor. Tarla pamuk, ağaçta ise kozalak olarak başlayan yolculuk tezgaha peştamal, tülbent, eşarp, örtü, bornoz gibi birçok farklı ürün olarak geliyor. Üretiminin ilk ayağından başlayan ve kendisi de depremzede olan Zanaatkar Yılmaz Büyükaşık, “Doğma, büyüme Hataylıyım. Çocukluğumu, gençliğimi yani kısaca hayatımı doğduğum büyüdüğüm topraklarda geçirdim. Şu anki baba mesleğimizin tarihi ise Cumhuriyetin kuruluşuna kadar dayanıyor. Hatay herkesin bildiği gibi medeniyetlerin başkenti olması şehirde farklı birçok din, kültür ve yaşamdan da izler taşıması hem hoş görüyü hem de zenginliği beraberinde getiriyor.

Foto (1)-79 Bundan yaklaşık 1 asır önce Hataylı Ermenileri tarafından yapılan ipek böceğinden farklı giysi ve kıyafet yapım teknikleri büyük dedeme oradan da bana kadar ulaştı. O günden bu yana da imalat ve üretimi biz yapıyoruz. Bu mesleği babamın bana devrettiği gibi bende, bu mesleği çocuklarıma devretmek istiyorum. Günümüzde belki her şey otomatikleşti. El emeği ve değerinin belki maddi olarak artık pek karşılığı olmasa da hala çok değerli olduğunu düşünüyorum” dedi. Hataylı üreticilerin deprem sonrası yaşadıkları zorluklara dikkat çeken Büyükaşık, depremin sonrasında hem kentte hem de Türkiye genelinde ki inanılmaz dayanışmanın duygulandırdığını belirterek, “Depremin ardından kent adeta ıssız, hayalet yere döndü. Sokaklar, caddeler yok. Ev diye bir şey kalmamış. Yaşanılan binlerce acıdan sonra yaşama devam etmek çok zor. Deprem gecesinin ardından herkesin hayatı tamamen değişti. Anne, baba, kardeş, çocuk, eş ve dostlarını kaybettikten sonra aynı sokaklarda yürümek bu sefer onlar olmadan yürümek, tarifi mümkün olmayan bir acı.

Foto (2)-64

Depremin ardından insanlar normal rutinlerine dönerek yaşamaya çalışsa da, gözlerine bakınca o acıyı anlayabiliyorsunuz. Depremde yalnızca insanlar ölmüyor. O şehirde dolaylı yoldan ölüyor. Böyle bir durumda bir yandan da çalışıp hayatınızı sürdürmek zorundasınız. Kaybettiğimiz on binlerce insandan sonra sağlıklı bir şekilde üretim yapmak ve sürdürmekte bizim için zor oldu. Hatay’da, Antakya’da insanlar kendileri için değil komşuları ve onların anılarını yaşatabilmek için çalışıyor. Biz arkada kalanlar olarak Hatay’da topraklarımızda yaşamaya ve o toprakları yaşatmaya devam edeceğiz. Bugün bizi ayakta tutan en önemli varlıklarımızın başında ‘Dayanışma kültürümüzün’ olduğunu söyleyebilirim. Amacımızda bunu daha da büyüterek, çoğaltmak” ifadelerini kullandı.

Kaynak: ANTALYA EKSPRES GAZETESİ