Zorluklardan yeniden doğuş

Zaman zaman yorgun düşer, cesaretimizi yitiririz; hayatın karmaşası, engellerin ardı arkası kesilmez gibi gelir ama geçmişte karşılaştığımız zorluklarla başa çıktıkça, bu anlardaki gücümüzü de içimizde taşırız. Bir savaşçı gibi, hayatın hücumuna uğradığımızda, eski zaferlerimizi hatırlamak, karanlık kuyuların derinliklerinden nasıl çıkabileceğimizi bulmamıza yardımcı olabilir.

Belki de asıl sorun, yaşadığımız başarısızlıklardan korkmak; bu korku, özgürlüğümüzü kısıtlar. Oysa kişi, hatalarından ders çıkararak adeta bir anka gibi küllerinden yeniden doğabilir.

Gözlerimizi kapattığımızda, yaşamın çılgın gürültüsü arasında kaybolmuş gibi hissediyoruz. Yorgun düşmüş bedenimiz, cesaretimizin zayıflığına boyun eğerken geçmişin zorlu savaşlarında kazandığımız zaferleri anımsamak, bir ışık olabilir. Zira biliriz ki bu karanlık kuyular, daha önce aşılmış olan zorluklar kadar yıkıcı değildir. Daha güçlüyüz artık.

Hatıralarımızda dolaşırken eski zaferlerimizi yeniden yaşarız. O anlarda hissettiğimiz güç, bize meydan okuyan anın üstesinden gelebilmek için gerekli olan enerjiyi yeniden canlandırır. Bu, yaşamın karmaşasına ve umutsuzluğa karşı bir direnişin başlangıcıdır.

Belki de asıl özgürlüğümüz, başarısızlıktan korkmadan, onunla yüzleşebilmek ve üzerine cesaretle gitmekte yatar. Çünkü başarısızlık, bir son değil, bir başlangıç olabilir. Hatalarımız, bize daha güçlü ve dirençli bir ruh kazandırabilir.

Yeniden doğmak, yaşamın kaotik akışında adeta bir sanat eseri oluşturmak demek. Yeniden bir şeylere başlamak için attığımız ilk adımda, yazdığımız o ilk kelimede hüsranın sislerini dağıtır ve yolumuza ışık tutarız. Cesaretin ışığı, zorlukların ortasında parlar. Bize yolu hatırlatır.