Doğanın kucakladığı topraklarda, bir ruhun ezgileriyle titreşen bir şehirde başladı Sümer Ezgü'nün hikayesi. Burdur'un sakin sokakları, doğanın serenatına eşlik ederken, onun kalbindeki ritimlerle buluştu.
ÇOCUKLUKTAN PROFESYONELLİĞE
Sümer Ezgü, henüz çocukken, melodik dünyanın sırlarını çözmeye başladı. Anadolu'nun dilleri gibi, enstrümanlarla da konuşmayı öğrendi. Bağlamanın telleri arasında gezinirken, ruhu özgürlüğün dansını hissetti.
Profesyonel yolculuğu 1981’de, Türkiye'nin sesinin yankılandığı TRT'nin kapılarıyla başladı. TRT’de ses sanatçılığı yaparken sesinin izini sürdü, halkın kalbindeki yerini buldu. Türk halk müziğinin sesi oldu, türkülerin dokusunu kendi nefesine nakşetti. Her nota, bir öykünün başlangıcıydı onun için.
DÜNYA SAHNESİNDE
Ödüllerle süslenmiş bir kariyer, sınırların ötesine taşındı. Güney Kore'nin ıssız sokaklarında, Bulgaristan'ın türküleriyle dolu meydanlarında, ABD’nin kalabalık konserlerinde, Norveç’in soğuk ikliminde onun sesi yankılandı. Dünyanın dört bir köşesi, onun melodik yolculuğuna şahitlik etti.
ANTALYA'NIN MASALI
Sümer Ezgü, sanatını şekillendiren şehir olan İstanbul'un karmaşasına direnemedi. Yılların yorgunluğunu, Antalya'nın masalsı atmosferinde atmaya başladı. Burada, doğanın sesiyle uyum içinde yaşamayı öğrendi. Antalya’nın sarısı ve turkuazı onun sanatında yeni bir döneme ilham kaynağı oldu.
EVRENSEL BİR VİZYON
Sanat, onun için sadece bir kariyer değil, bir yaşam biçimiydi. Antalya'ya yerleşirken, bir hayalin peşinden koştu: Sümer Ezgü Sanat Akademisi. Burası, sanatın evrensel dilini öğreten bir mabetti. Batı'nın klasik ezgileriyle Anadolu'nun derin tınıları, burada kucaklaşıyordu. 7’den 77’ye herkes için…
Bugün, Sümer Ezgü'nün hikayesi sadece onun yaşamıyla sınırlı değil. Onun yankıları sokaklarda, türkülerde, doğanın sesinde yaşıyor. Antalya'nın toprakları, açtığı sanat akademisi ve yöre kültürüne yaptığı katkılarla renkleniyor her gün.