KÜLTÜR - SANAT

Antalya'da gizlenmiş ilk meclis

Patara, tarih kokan topraklar üzerinde, Apollon'un efsanevi doğuş yerinden yükselen bir antik kent olarak adını tarihe altın harflerle yazdırdı. Bu eşsiz kent, tarihi zenginlikleriyle dolu olmanın yanı sıra, Likya Birliği'nin göz kamaştırıcı başkenti olarak da anılıyor

Heredot'un kaleminden düşen ilk sözler, MÖ 13. yüzyılda Hitit metinlerine kadar uzanıyor ve o dönemden günümüze kadar olan uzun tarihinde Patara, Xanthos Vadisi'nde denize açılan tek nokta olması nedeniyle sürekli bir öneme sahip. Likya'nın en eski ve en önemli şehirlerinden biri olarak, Patara'nın surları arasında gelişen medeniyet, tarih sahnesinde kendi özgün izini bıraktı.

DÜNYANIN İLK MECLİSİ

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın kaynaklarına göre, ünlü düşünür Montesquieu'nun kaleminden dökülen kelimeler, Patara'nın eşsiz tarihini altın harflerle yazıyor. Montesquieu, ‘Kanunların Ruhu’ adlı eserinde, Likya Birliği'nin idari yapısına hayranlıkla yaklaşarak, Patara'nın bu idari modelin mükemmel bir örneği olduğunu övgüyle dile getiriyor. Onun gözünde, bu antik kent sadece bir şehir değil, bir cumhuriyetin simgesi.

Görkemli Patara, bu benzersiz yönetim biçiminin merkezi olarak, tarihsel sahnede kendi başına bir anlam taşımaya devam ediyor. Likya Birliği'nin yönetimindeki bu antik kent, adeta demokratik değerlerin bir yansıması olarak, o dönemdeki diğer topluluklara da örnek olmuştur.

ANTİK ÇAĞ DENİZ FENERİ

Antalya'nın Kaş ilçesinin Kalkan Mahallesi yakınlarındaki bir Likya kenti olan Patara'nın tarih sayfalarında bıraktığı bir diğer eşsiz iz, dünyanın ayakta kalmış en eski antik çağ deniz fenerine ev sahipliği yapmasıdır. Adeta bir zaman yolculuğuna davet eden bu ışık kulesi, tarihin derinliklerinden günümüze kadar ulaşan muazzam bir mühendislik örneğidir. Patara'nın sahilinde yükselen bu deniz feneri, adeta bir anıt gibi gökyüzüne yükseliyor. Efsanevi yapının neredeyse beş kat yüksekliğinde olması, o dönemin mimari zekasının ve mühendislik becerilerinin ne denli ileri düzeyde olduğunu gösteriyor.

Patara, sadece Likya Birliği'nin değil, Anadolu'nun da kilit noktalarından biriydi. Roma İmparatorluğu'nun yücelttiği bir kent olarak, Patara, Likya Birliği'nin başkenti olma onurunu taşımış ve Doğu Roma Dönemi'ne geçişte de kentsel varlığını sürdürmüştü. Zamanın yıpratıcı etkilerine meydan okuyarak dimdik ayakta kalan Patara, her ziyaretçisini büyüleyen bir atmosfer sunuyor. Bugün bile, bu antik kentte dolaşanlar, geçmişin izlerini hissederek, zamanın sırlarına tanıklık etmenin ayrıcalığını yaşıyor. Haber/Erendiz ÖZKURT