Sarpedon’dan Keykubad’a Bir Zamanlar Antalya kitabında da belirtildiği gibi Gaius Sezar, Roma İmparatorluğu'nun tahtına çok kısa bir süre oturan ancak tarih sayfalarında kalıcı bir iz bırakan bir isimdi. Gaius, Marcus Vipsanius Agrippa ve Yaşlı Julia'nın en büyük oğlu olarak dünyaya gelmişti. Ancak kader onu, Roma İmparatoru Augustus'un evlatlığı yaparak adını ‘Gaius Julius Caesar Vipsanianus’ olarak değiştirmeye zorladı.
BEKLENMEYEN SON
Genç imparator, henüz 24 yaşında iken Ermenistan'ın topraklarına düzenlenen seferde yaralandı. Yaraları, ona yaşam mücadelesi veren bir savaşçı gibi iz bıraktı ancak ne yazık ki kurtarılamadı. Gaius Sezar, Roma'ya dönüş yolunda, hayata Limyra'da veda etti. Bu antik şehir, Likya Uygarlığı'nın nadide eserlerinden biriydi ve Gaius Sezar'ın son istirahatgahı olacaktı.
LİMYRA'NIN KUCAKLADIĞI ANIT MEZAR
Gaius Sezar için inşa edilen mezar, Limyra'nın topraklarına gömülen imparatorun anısını yaşatmak için yükseldi. Ancak bu mezar sadece bir mezar değildi; içinde Gaius Sezar'ın naaşının bulunmadığı, sadece onun büyüklüğünü yansıtan bir anıt niteliğindeydi. Roma'ya gönderilen cenaze, anıtsal mezarın gölgesinde, onun hatırasını yaşatmaya devam etti.
ANITIN MİMARİSİ
Gaius Sezar'ın mezarı, mimarisi ve çevreleyen mermer kabartmalarıyla ünlüydü. Anıtın yüksek kabartması, Augustus Dönemi realizmini yansıtarak izleyenlere bir zaman yolculuğu vaat ediyordu. Antalya Müzesi'nde sergilenen bu kabartma, tarihin derinliklerinden gelen bir anıtın güzelliğini ve büyüklüğünü taşıyordu.
DOĞUMDAN ZİYADE BİR BAĞLILIK MESELESİ
Gaius Sezar'ın Limyra'da son nefesini verdiği yer, Antalya'nın tarihine eşsiz bir dokunuş katmıştı. Ancak Antalyalı olmak için sadece bu topraklarda doğmak gerekli değildi. Antalya'nın kalbinde yaşayanlar, bu tarih kokan topraklara duydukları bağlılıkla Antalyalıydılar. Gaius Sezar'ın mezarı, sadece bir imparatorun değil aynı zamanda bir şehre ve onun tarihine gömülmüş bir hikayeydi. Haber/Erendiz ÖZKURT